1 Aralık 2011 Perşembe

Tavuk musun ?

Bir şeyi eleştirebilmek için o şeye sahip olmanın, o şeyi kullanmış olmanın, o şeyi tecrübe etmiş olmanın şartını arayanlar büyük bir yanılgı içerisindedirler !!!
İnsanı bilinen tüm canlı türlerinden farklı ve üstün kılan şey "öğrenebilme" yeteneğidir ve bu sebeple insan bilgiyi paylaşmayı da öğrenmiştir.
 En basitinden bir anne, bir baba çocuklarına yaşadıklarından öğrendiklerini öğretir. Bir usta çırağına bildiklerini öğretir.
 Bir öğretmen öğrencilerine bilgiler verir.
 Eğer insanlık öğrenme yeteneğine sahip olmasa idi ve bundan da önemlisi bilgiyi paylaşma hareketini yapmıyor olsa idi bugüne kadar her nesil halen ilk insanın bilgi ve beceri düzeyinde yaşıyor olurdu.
 Bugün eğer birisi karşınıza çıkıp da bir konu hakkındaki bilgi birikiminiz sebebi ile bilgiye dayalı yorum ve düşüncelerinize dair size "sen bunu yaptın mı, yaşadın mı, gittin mi, gördün mü, kullandın mı" şeklinde sorular ile düşüncenizi ve yorumunuzu çürütme çabası içerisinde bulunuyor ise bu kişi cehaletinin ispatı çabası içerisindedir !!!
 Nasıl mı ?
 İlk önce bu şekildeki sorularının kendisinin öğrenmeyi ret ettiğinin apaçık gösterdiği için.
 ve sonra bilgiyi paylaşan birisine karşı durduğu için.
 Ona göre öyle ya ! Herkes her şeyi kendi tecrübe etmeli, kendi öğrenmeli ve ancak o zaman öğrendiği ve tecrübe ettiği "şey" hakkında yorum yapabilmeli, düşüncelerini dile getirebilmeli.
 Bu kişinin durumunu şöyle de açıklayabiliriz...
 Araştırıp, inceleyip, deneylerle gözlemleyip mesela bir yumurtanın nasıl oluştuğunu ve içeriğini öğrenmiş insanların bu bilgiyi paylaşmalarından ötürü bu bilgiye sahip olan herhangi birisinin bu konudaki yorumuna yukarıdaki gerekçelerle,sorularla karşı çıkan kişidir. Ona göre yumurtanın nasıl oluştuğu ve neler içerdiği konusunda yorum yapabilmek ve düşüncelerinizi söyleyebilmenin şartı yumurtayı kendinizin yapmış/üretmiş olmanızdır. Yani bir diğer deyiş ile tavuk olmalısınız ki yumurta hakkında konuşabilesiniz !!!
 Şimdi ; Eğer bu tip düşünenler tavuk olmakta ısrarcılıklarını sürdürüp cehaletleri ile başbaşa kalmak konusunda inat ediyorlar ise sizin bilgi paylaşmanızın onları rahatsız etmesi de gayet normal olacaktır.

23 Haziran 2011 Perşembe

İNSAN 20 YAŞINA KADAR SEVDİĞİYLE, 20'SİNDEN SONRA MANTIĞIYLA, 30'UNDAN SONRA DA BULDUĞUYLA EVLENİR

İNSAN 20 YAŞINA KADAR SEVDİĞİYLE, 20'SİNDEN SONRA MANTIĞIYLA, 30'UNDAN SONRA DA BULDUĞUYLA EVLENİR... (Demiş birisi bir yerlerde bir zamanlar)
-
Ben de diyorum ki...
Her lafa inanmayın. 30'umdan sonra evlendim fakat önce evlenseydim de bir "bulduğum" ile evlenecektim !!! Laf oyunu var burada. Hemen hemen herkes bulduğu ile evlenir, ya kendi bulduğu ile ya başkasının onun için bulduğu ile !!! Aramadığınız bir sevgiliyi bulamazsınız, bulamadığınızda da evlenecek bir "sevgili" yaşınız er yada istediği kadar geç olsun hayatınızda olmayacaktır. Hele hele Türkiye gibi "güzel" !!! bir ülkede yaşıyorsanız hiiiç aceleye gerek yok. 50,60,70'lerinde bile amcalarım,teyzelerim birsürü TV kanallarına çıkıp birbirlerine karı-koca olmak için koşuyorlar ülkemde. Evlilik bir sosyal baskı türüdür. En ama en azı ile yakın çevrenizde evlenenler evine gittiklerinde siz artık kendinizi çok daha yalnız hissedersiniz. Bekar olduğunuz zamanlardaki gibi paylaşacak ortak eğlence alanları ve sorunlar da bulamazsınız. İşte bu sosyal ortam sizin peşinizden yavaş yavaş gelen bir asfalt silindiri gibidir, çoğunlukla sizi yakar ve asfalta yapıştırır ! Bir pulu zarfa yapıştırdığınıza benzer ! Varış yeri "Dünya Evi" adında :) ve fakat bir sürü "çıkış" yazan kapısı olan bir evdir orası da !!! Çünki pek azdır bu "Dünya Evi"nde çoğul olarak çok yıllar bulunabilenler.

Değişim ve "Yer Çekimi"

Bir de "Yer çekimi" var. Hiçbir şey ona karşı duramaz. Er-Geç yer çekiminin çekimi neticesinde biz de yerin dibinde yerimizi alırız. Fakat yer çekimi durmaz ! Gittikçe daha derinlere çekiliriz ! Bu yüzdendir en arkeolojik kazılarda en tarihi şeylerin en derin katmanda bulunması !.. Büyüklerimizin "Taşa oturma çeker" diyerek bizleri uyarmalarının altında yatan gizli sebep biraz yanlış biliyor olsalar da budur. Yer ağır olanı daha çok çeker, taş da ağır olduğundan onu daha çok çekmektedir. Haliyle taşa oturduğunuzda Yer de taş ile birlikte sizi daha çok çekecektir ! Umarım aydınlanmışsınızdır :)
-
*not : Bu yazımda çağrışım yapan şey dostum Levent'in bir zamanlar giyindiği tişörtünde yazan "Gravity is dead" yazısının etkisini söylemeden geçemeyeceğim