Sene 732 - 735 !..
Çünkü Oğuz Ata’mızın duasıdır…
Bilge Kağan’ın duasıdır…
Tanrı ve Türk kelimeleri binlerce yıl evvel taşlara kazınmıştır!
Tanrı Türkçe bir kelimedir…
Yaratıcıyı simgeler!
Tanrı tektir, yaratıcımızdır.
Biz Türk’üz Tanrının dünyadaki kılıcıyız.
Neden mi?
Atalarım Tanrının varlığını daha kitaplar ve peygamberler gelmeyen kavimlerden çok önce biliyor inanıyorlardı.
Türk ve Türkçe düşmanı yobazlara kanıp, okuyup araştırmadan Türkçe düşmanlığı yapmayalım.
- - - - - - - - - - - -
Satmışız !.. Dinden dönmüşüz !!! Onu geç , hani dinden dönmeyi, aslımızdan da dönmüş Arap manyağı olmuşuz. Türklüğümüzden dönüşümüzün yazılı-resmi tarihi kanıtıdır Osmanlı İmparatorluğu bir bakıma. Çünki dil, gelenek ve kıyafet tarzı İslam ile birlikte Araplaşmıştır. Türk kültüründen uzaklaşılmıştır. O zaman da bu Arap'lar işi çok iyi kıvırıyorlamış kanımca. Bize Arap alfabesini çok iyi geçirmişler. Zaten alfabe geçti mi, dil de geçirilmiş oluyor. Ondan sonra zaten gerisi çok kolay gelir ki gelmiş. Şimdi bir de olaya şöyle bakılabilinir. Tanrı aynı Tanrı ise, sonuçta inandığını bilen Tanrı aynı olduğundan Tanrı açısından bir problem yok gibi. Fakat Tanrı bu sürece şöyle bakabilir mi acaba ?! E bana inanıyordun, yine bana inanıyorsun, okuduğun kitabımda sana şu dil, şu kıyafet, şu kültüre ait ol diye bir şey mi söylemişim !? Bu soruya cevap vermeyi düşünmeyi denemek bile hata. Deneyince de Türk'ün ne büyük hata ettiğini görebilir Türk. Öyle ise şu durumda Tanrı bu Türk'ün cezasını veriyor olamaz mı !? Türk evli olduğu kadına "Hanım" diyen "Han"ların olduğu kültürden bugün gelmiş kadına tıpkı Arap'larda olduğu gibi hayvandan da aşağı bir seviyede değer verir hale gelmiştir. Allah kadına böyle bir yer belirtmediği halde bu Araplar tarafından saptırılmış dine inanarak sapmış Türk'lüğün başına ne gelse müstehak değil midir şimdi ?
-
Kaynak : Türklerin İslamiyete Girişi Dört Halife'den sonraki Emevi
hanedanlığı döneminde İslamiyet daha çok Arap milliyetçiliği ekseninde
gelişmekte olan bir dindi. Emevilerin Arap milliyetçisi yönetimi halk
arasında huzursuzluğa neden oluyordu. Fetihlere devam edilmekle beraber
misyonerler dışında diğer milletleri müslümanlaştırmaya yönelik bilinçli
bir politika izlenmiyordu. İslam Devleti yeni fetihlerle oldukça
genişlemiş, Maveraünnehir'e kadar ulaşmıştı.
Ciddiye alanın kendi alınganlığı ve sorunudur !.. Hayatın bildiğim en şüphesiz dersi "Ciddiye alır isen seninle bir güzel dalgasını geçer, dalgaya alırsan da seni çok ciddiye alır" !!!
26 Ağustos 2013 Pazartesi
24 Ağustos 2013 Cumartesi
Günümüz vahşi sistemindeki yerin !.. Pil bile değilsin !!!
İnsan öncelikle para için çalışmamalı !.. Dünya kaynakları adil
paylaşılsa hiç kimsenin başkaları tarafından bu kadar çalıştırılarak
ömürlerinin sömürülmesi gerekmez. Fakat her insandaki aç gözlülük, hırs
bu konuyu görmezden gelmemizi sağlar. Mevcut para babaları da bizi bu
sebeple "gazlar" ve de kullanırlar. Bence insan sabit bir yerde
durmamalı bile. Bugün Afrika'lı açlar yarın gezegenin en refah
yerlerinde olmalı, oradakiler de Afrika'lıların yerinde. İnsan da
sürekli hareket halinde, göçebe olmalı. Hem böylece hep düşman
belletilen "yabancı", "öteki dinden", "derisinin rengi farklı" olanların
da canavar değil hepimiz gibi insan olduğunu insan ırkı olarak anlarız.
Fakat anlamamamızı isteyen sistem ve işte bizi para karşılığı
çalıştırıp sömüren sisteme öyle bir kendi rızamız ile adapte olmuşuz
ki... Okul hayatından başlarız birbirimize bu sistemde dişli olmak adına
sosyal baskı kurmaya. Aile hayatımızda ayrı bir baskı uygulanır ve
toplum genelinde de... Sonra edebi laflar la da pekiştirilmiştir ve
hatta atasözü olmuştur "Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz" diye. Fakat
işi şudur, lafı ekmek parasıdır işten kazandığı paranın amma o parayı
oraya harcamayan niceleri vardır. İçer, kumar oynar, uyuşturucu
kullanır, evine bakmaz, ailesi ile ilgilenmez ama işi vardır ve iyidir
ise aynası o idir... Sisteme bu denli adapte olmuş sistem dişlileri
sebebi ile sen uyanmaya bile cüret edemezsin. Dünya üzerinde insanların
kullanmadığı çok fazla toprak vardır. Fakat sistem seni bu kullanılmayan
toprak üzerinde ücretsiz yaşatmaz. Hava almak, yer çekimi sebebi ile
bir toprak bölgesi üzerine temas ediyor olmak sistem tarafından sizi
sisteme borçlu kılar !.. Her insan borçlu doğar ve bu sebeple hiçbir
aile, anne-baba aslında lafa geldiğinde canlarını feda edecekleri
evlatlarının harcanmasına hiçbir şekilde mani olamazlar. Mevcut sistemin
sürdüğü hayat sizi harcar. Bu harcamada ederiniz size göre makul ise
sistemin yarı bilinçli bir savunucusu olabilirsiniz kendi istek ve
şevkinizle. Ederiniz size göre hiç de makul değil ise sistemteki
baskılar ile mücadele ederken "sistem"in varlığını bile göremeden
gidebilirsiniz. Sistem içinde sözde en büyük aşklar bile, ennn seven
sevgililer bile sistemin biçtiği değerler çerçevesinde sevgilerinin
değerini görür-bilirler. Sözde ruh, yürek, hissetmek işi olan sevgi bile
aslında sistemin sizi borçlu olarak aldığı-getirttiği Dünya'da maddi
bir değerdir.
Günümüzde sistem o kadar vahşileşmiştir ki bir insandan ömrünün en sağlıklı dönemini en ucuza satın alır iken bir de bu alış-veriş için size "emeklilik" adlı bir güvence satarak kazanırken verdiğinden bir kısmını da geri alır !!! Fakat sistem dişlisi insan bu durumu öyle bir yer ki halk arasında "sigortalı bir iş" yapıyor olması bile başarısını pekiştiren bir detaydır. Bitti mi ? Hayır ! Sistem bunu üzerinizde uygularken diğer yandan da sizinle işi bittiğinde sizin de onun ile işinin en kısa sürede bitmesi için sizi yavaş yavaş zehirler !!! Evet, bildiğiniz zehir ile sizi gıdım gıdım her gün zehirler. Doğal olmayan besin maddeleri, marketten aldığınızda ham eve geldiğinizde 2 gün sonra kendi kendine olgunlaşan sebze-meyvalar, GDO'lu ürünler ki bunlar yine iyi zehirler. Bir de sağlıklı şartlarda hazırlanmayan, kontrol edilmeden üretilen türlü kimyasalın katıldığı gıdalar ! Yeter mi ? Yetmez !.. Bir de sistem dişlisi insan kazancından artırmak için daha ekonomik yaşama yolları arar iken daha ucuz yiyecek yolunu da aramaktadır. 2 liraya Urfa kebap, 2 liraya Adana kebap, 2 liraya tavuk döner bulunur ve iş yerinde öğle yemeği olarak afiyet ile tüketilir. Et ne etidir, hangi koşullarda bekletilmiş-pişirilmiş ve sunulmuştur kimse sormasın, bilen var ise de lütfen cevaplamasın !!! Bütün bu zehirlenmenin sonunda sistemin amacı sizinle işi bittiğinde sizin de onunla işinizin bitmesini en kısa sürede sağlamaktır. Bunun da günümüzdeki en başarılı yolu "KANSER" dir. O sebepledir ki sistem kullandığı ve/veya kullanacağı siz dişlisini kanser yapmak üzere zehirlemektedir. Kanser sistem için çok başarılı bir geri dönüşüm aracıdır. Sistem ile işiniz bittiğinde sistem kanser sebebi ile elinizde kalanları da alarak gitmeden önce son bir soygununu da yapacaktır. Eğer sistemden sistemin planladığından daha erken kurtulabilirseniz belki sizden sonraki nesliniz için sistemdeki diğer dişlilere oranla bir nebze olsun daha keyifli uyuyabileceği bir maddi bağımlılık-uyuşturucu "PARA" bırakmayı başarabilirsiniz !!!
Ayrica sistem bizi bize satar. Biz de sisteme hizmet eder ve sistem içinde fahişelik görevimizi kendi isteğimizle zevk alarak yaparız !.. Şöyle ki, sistem içinde olduğunuz konumu "Pollyana" cılık oynayarak çevrenize kendinizi mevcut sistem dahilinde "bakın hayat ne güzel" başlığı altında gerek görsel ve gerek basın ve medya yolu ile satarsınız ! En iyi satıcılar, en iyi fahişeler birbirini bulup mutlu birliktelikler yaşarlar bu sistemde. Bu usta fahişelerden de başarılı(sistem için) orospu çocukları dünyaya gelir !
-
"Sistem" Tanrıdır !!! Tanrı'yı "Sistem" yaratmıştır ! Çünki, böylece insanı daha itaatkar yapabilecektir.
... Ve bu Tanrı sizden kurban(lar) istemektedir. Üreyerek kendinizden sonra da sisteme hizmet edecek kurbanlar sunmak sistem tarafından yaratılan Tanrı(ların)nın size emridir. Dikkat edin tarihin her döneminde sistem tarafından yönetime getirilmiş kişiler sizlerden daha çok üremenizi isterler. O ise yapmanız gereken spermlerinizi ve yumurtalarınızı mümkün olduğunca birleştirmemeye çalışmaktır !!! Çünki "Sistem" gücünü insan popülasyonunun büyüklüğünden alır. Çok insan çok kaos, çok açlık, çok muhtaciyet, daha kolay provokasyon, daha çok manüpilasyon imkanı sağlar sisteme. Yani ne kadar çoksanız o kadar çok kullanılabileceksiniz demektir. Ne kadar çoksanız o kadar çok kaynak, güç sağlıyorsunuz demektir sisteme. Hatta yaratılan bu Tanrı sayesinde sistem sizden asla ispatı olmayan "ölüm sonrası hayat" için bile ücret alır ve sömürür. Birey kendisini, ana-baba evlatlarını sistem gerekli gördüğünde ölüme "memnuniyetle" yollar. Sistemin tanrısı insana sisteme vereceği bu hizmet karşılığında "şehitlik" mertebesi vaat eder !.. Böylece insan(lar) sistemin işleyişi için hayatlarının herhangi bir döneminde canlarını sisteme feda etmeyi de şerefli, onurlu bir davranış gibi görür-hisseder ve yaparlar. O ise uygulamaya bakacak olursanız olay sadece sistemin kendi ırkınızı sömürüsünü sürdürebilmesi için kendiniz ile birlikte öldüreceğiniz diğer insanlardır ve bunun yanında da sizden sonra hayatta kalan insanlar ve nesiller için sistemin sömürüsünün sürmesini sağlama almaktır ! Konunun sağlamasını yapmak için bir de şöyle düşünelim... İnsan Dünya üzerinde en büyük popülasyona sahip olan canlı türüdür. Sistem kullanamadığı canlı türlerini önemsemez. O sebeple sistem için verimli olmayan bir çok canlı türü yer yüzünden silinmiştir ve halen nesli tükenmekte olan bir çok canlı türü vardır. Buna karşın sistem temel ihtiyacı olan ve en verimli kullandığı "insan" ırkı için kaynak olan bazı canlı türlerini yok etmemektedir. Mesela tavuk, hindi, inek, koyun, meyva ağaçları, sebzeler vb. Buna karşın en verimli kullanılabilir kaynak insan için bir gıda kaynağı olmayan nice ormanın sık sık yanıp kül olduğunu görürsünüz !
-
Yine sistem Tanrı tezgahı içerisinde görevlendirdiği kişileri de korur. Çünki onlar büyük kitlenin sisteme itaat etmeleri konusunda etkili rol oynarlar. Bu kişiler insanlık, ahlaki değerler, namus vb. gibi konulara karşı en uçlarda sapkınlıklar yaşasa dahi sistem bu kişileri korur, kollar, gözetir, suçlarını örtbas eder, ortaya çıksa bile en kısa sürede kamu bilincinde unutturma yolları izler !
Şimdi !.. Sizler yaşadığınızı mı zannediyorsunuz ? Fişiniz sistemin elinde. Ne zaman çekeceği hiçbir şekilde sizin bir kararınıza bağlı değil. Tek yapabileceğiniz gelecek nesil için fişi sistemin eline vermemek. Şu an var iseniz ve bu yazılanı okuyorsanız sistem içerisinde kullanılmakta olan bir kaynak, bir parçasınızdır !!!
_______ 23-24 Ağustos 2013 - Cuma & Cumartesi - © CiddiBiri ©
Günümüzde sistem o kadar vahşileşmiştir ki bir insandan ömrünün en sağlıklı dönemini en ucuza satın alır iken bir de bu alış-veriş için size "emeklilik" adlı bir güvence satarak kazanırken verdiğinden bir kısmını da geri alır !!! Fakat sistem dişlisi insan bu durumu öyle bir yer ki halk arasında "sigortalı bir iş" yapıyor olması bile başarısını pekiştiren bir detaydır. Bitti mi ? Hayır ! Sistem bunu üzerinizde uygularken diğer yandan da sizinle işi bittiğinde sizin de onun ile işinin en kısa sürede bitmesi için sizi yavaş yavaş zehirler !!! Evet, bildiğiniz zehir ile sizi gıdım gıdım her gün zehirler. Doğal olmayan besin maddeleri, marketten aldığınızda ham eve geldiğinizde 2 gün sonra kendi kendine olgunlaşan sebze-meyvalar, GDO'lu ürünler ki bunlar yine iyi zehirler. Bir de sağlıklı şartlarda hazırlanmayan, kontrol edilmeden üretilen türlü kimyasalın katıldığı gıdalar ! Yeter mi ? Yetmez !.. Bir de sistem dişlisi insan kazancından artırmak için daha ekonomik yaşama yolları arar iken daha ucuz yiyecek yolunu da aramaktadır. 2 liraya Urfa kebap, 2 liraya Adana kebap, 2 liraya tavuk döner bulunur ve iş yerinde öğle yemeği olarak afiyet ile tüketilir. Et ne etidir, hangi koşullarda bekletilmiş-pişirilmiş ve sunulmuştur kimse sormasın, bilen var ise de lütfen cevaplamasın !!! Bütün bu zehirlenmenin sonunda sistemin amacı sizinle işi bittiğinde sizin de onunla işinizin bitmesini en kısa sürede sağlamaktır. Bunun da günümüzdeki en başarılı yolu "KANSER" dir. O sebepledir ki sistem kullandığı ve/veya kullanacağı siz dişlisini kanser yapmak üzere zehirlemektedir. Kanser sistem için çok başarılı bir geri dönüşüm aracıdır. Sistem ile işiniz bittiğinde sistem kanser sebebi ile elinizde kalanları da alarak gitmeden önce son bir soygununu da yapacaktır. Eğer sistemden sistemin planladığından daha erken kurtulabilirseniz belki sizden sonraki nesliniz için sistemdeki diğer dişlilere oranla bir nebze olsun daha keyifli uyuyabileceği bir maddi bağımlılık-uyuşturucu "PARA" bırakmayı başarabilirsiniz !!!
Ayrica sistem bizi bize satar. Biz de sisteme hizmet eder ve sistem içinde fahişelik görevimizi kendi isteğimizle zevk alarak yaparız !.. Şöyle ki, sistem içinde olduğunuz konumu "Pollyana" cılık oynayarak çevrenize kendinizi mevcut sistem dahilinde "bakın hayat ne güzel" başlığı altında gerek görsel ve gerek basın ve medya yolu ile satarsınız ! En iyi satıcılar, en iyi fahişeler birbirini bulup mutlu birliktelikler yaşarlar bu sistemde. Bu usta fahişelerden de başarılı(sistem için) orospu çocukları dünyaya gelir !
-
"Sistem" Tanrıdır !!! Tanrı'yı "Sistem" yaratmıştır ! Çünki, böylece insanı daha itaatkar yapabilecektir.
... Ve bu Tanrı sizden kurban(lar) istemektedir. Üreyerek kendinizden sonra da sisteme hizmet edecek kurbanlar sunmak sistem tarafından yaratılan Tanrı(ların)nın size emridir. Dikkat edin tarihin her döneminde sistem tarafından yönetime getirilmiş kişiler sizlerden daha çok üremenizi isterler. O ise yapmanız gereken spermlerinizi ve yumurtalarınızı mümkün olduğunca birleştirmemeye çalışmaktır !!! Çünki "Sistem" gücünü insan popülasyonunun büyüklüğünden alır. Çok insan çok kaos, çok açlık, çok muhtaciyet, daha kolay provokasyon, daha çok manüpilasyon imkanı sağlar sisteme. Yani ne kadar çoksanız o kadar çok kullanılabileceksiniz demektir. Ne kadar çoksanız o kadar çok kaynak, güç sağlıyorsunuz demektir sisteme. Hatta yaratılan bu Tanrı sayesinde sistem sizden asla ispatı olmayan "ölüm sonrası hayat" için bile ücret alır ve sömürür. Birey kendisini, ana-baba evlatlarını sistem gerekli gördüğünde ölüme "memnuniyetle" yollar. Sistemin tanrısı insana sisteme vereceği bu hizmet karşılığında "şehitlik" mertebesi vaat eder !.. Böylece insan(lar) sistemin işleyişi için hayatlarının herhangi bir döneminde canlarını sisteme feda etmeyi de şerefli, onurlu bir davranış gibi görür-hisseder ve yaparlar. O ise uygulamaya bakacak olursanız olay sadece sistemin kendi ırkınızı sömürüsünü sürdürebilmesi için kendiniz ile birlikte öldüreceğiniz diğer insanlardır ve bunun yanında da sizden sonra hayatta kalan insanlar ve nesiller için sistemin sömürüsünün sürmesini sağlama almaktır ! Konunun sağlamasını yapmak için bir de şöyle düşünelim... İnsan Dünya üzerinde en büyük popülasyona sahip olan canlı türüdür. Sistem kullanamadığı canlı türlerini önemsemez. O sebeple sistem için verimli olmayan bir çok canlı türü yer yüzünden silinmiştir ve halen nesli tükenmekte olan bir çok canlı türü vardır. Buna karşın sistem temel ihtiyacı olan ve en verimli kullandığı "insan" ırkı için kaynak olan bazı canlı türlerini yok etmemektedir. Mesela tavuk, hindi, inek, koyun, meyva ağaçları, sebzeler vb. Buna karşın en verimli kullanılabilir kaynak insan için bir gıda kaynağı olmayan nice ormanın sık sık yanıp kül olduğunu görürsünüz !
-
Yine sistem Tanrı tezgahı içerisinde görevlendirdiği kişileri de korur. Çünki onlar büyük kitlenin sisteme itaat etmeleri konusunda etkili rol oynarlar. Bu kişiler insanlık, ahlaki değerler, namus vb. gibi konulara karşı en uçlarda sapkınlıklar yaşasa dahi sistem bu kişileri korur, kollar, gözetir, suçlarını örtbas eder, ortaya çıksa bile en kısa sürede kamu bilincinde unutturma yolları izler !
Şimdi !.. Sizler yaşadığınızı mı zannediyorsunuz ? Fişiniz sistemin elinde. Ne zaman çekeceği hiçbir şekilde sizin bir kararınıza bağlı değil. Tek yapabileceğiniz gelecek nesil için fişi sistemin eline vermemek. Şu an var iseniz ve bu yazılanı okuyorsanız sistem içerisinde kullanılmakta olan bir kaynak, bir parçasınızdır !!!
_______ 23-24 Ağustos 2013 - Cuma & Cumartesi - © CiddiBiri ©
Labels:
çark,
dişli,
farkındalık,
kanser planlıdır,
matrix,
oyun,
sistem,
uyan,
wakeup,
zehirlenme
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)