29 Haziran 2015 Pazartesi

Irkçılık üzerine... Balıkçılık falan gibi bir şey değil ki bu !

Bu ırkçılık da harbi neden böyle kolayca sevilir aslında !!! Bence kişisel eziklik duygusu temeline dayanır !.. Dikkat edin bunun en basit düzeyde ve de en çok görüldüğü alan "Futbol takımı fanatikliği" alanındadır. Bireysel ezik, bir gruba insanlık adına hiçbir pozitif katkı sağlama gereği olmadan katılır. Ezik sırf karşı takımlar hakkında ne kadar ateşli ve aşağılık olabilir ise dahil olduğu grup üyelerinin çoğunluğu tarafından takdir görür !..

Bana göre tüm izole türleri zaman içinde sapkınlığa yönelir. İzole olması sebebi ile kendisinin saptığı yeri de göremez, idrak edemez. Önceki yüzyıla ve hatta bu yüzyıla da ulaşan ırkçılık akımlarında da bu hep böyle olmuştur. İnsan günümüzde de olduğu gibi geçmişte bu ırkçılık sebebi ile bir çok yetişkin beyini-düşünceyi katletmiştir. Bir yönden ırkçılık hayvanlarda görüp taklit ettiğimiz bir hareket tarzı da diyebiliriz. Öyle ya, bir çok hayvan türü büyük-küçük gruplar oluşturarak kendi yaşamının daha uzun sürmesini amaçlar. Binlerce balığı bir başka grup 5-10 bireyden oluşan balina ekibi çevirip topluca katleder. Gruba katılanlardan çoğu gider-azı kalır ama kalan azlar için grup onlara beklentilerini vermiştir ! Ölenler ise bir eleştiri yapabilecek durumda değillerdir artık. Ölenler adına da hayatta kalanlar konuşur ve ölenleri "Kahraman" ilan ederler :) Hatta öyledir ki ölen anası-babasıdır ve onu kahraman ilan eder çocuk(ları) !.. (Biz hayvan olmadığımızı, onlardan çok daha iyi-önde-ileri olduğumuzu iddia ettiğimiz için onların yaptıklarını yapmamamız gerekir. Değil mi ? Gerçi hiçbir hayvan israf etmez herhalde ! :) Yani aslında onların yaptığını yapmıyoruz. Biz onlardan çok daha beterini yapıyoruz, bizzat kendi türümüzü bile israf ediyoruz amma o bile yetmiyor)

O ise ırkçılık yapmasalar. Olmayan bir ırkın çoğu zaman sözde yaşam koşullarını daha iyileştirmek için öteki ırkları(grupları) yaşadıkları yerinden etmek, soyunu tüketmek vs. gibi bir durum da olmayabilir(Bu bilinç olsa öteki gruplar diye bir şey de olmayacağından). Zaten bilim bugün gen haritamızdan soyumuzun Afrika'dan geldiğini ve aslında kökümüzün aynı olduğunu söylüyor ! Fakat nedense bu gerçeğe inanmak yer yüzünde yaşayan milyar insanın işine hiç gelmiyor. Bu milyar koyun ! Bazı kurt yöneticiler tarafından birkaç ana gruba bölünmüş. Mesela birkaç din olarak. Mesela birkaç millet olarak ! Mesela birkaç da coğrafi sınırlar içinde ülke olarak !.. İşte bu tıpkı bir çiftçinin sürüsünü kontrol etmek için inşaa ettiği tarlanın çitlerine benziyor !.. Koyun sürüsü öyle güzel idare ediliyor ki bu çitler içinde beni sömüren çiftçi patronumdan başkası beni sömürmesin diye beni öteki çitlere düşman etmesini heves ve coşku ile bekliyorum ! Hatta çocuklarım katiyetle ve özellikle bu düşmanlık ile büyüsün diye o yönde eğitilmesini de istiyorum !!! Eğer ben ölmez de kahraman olmaz isem, çocuklarımdan birisi ölüp kahraman olabilsin diye ;) ! Bu şekilde ezik ve sürüye ait olmak zorunda eğitilmese idik belki ölmüşlerin tümü veya öleceklerin tümü bir Einstein olmayacaktı fakat öldürüp-ölürken olduğundan çok ama çok daha yararlı bir yaşamları olacaktı bugünün ve yarının insanları için.
 
Velhasıl sürünün bildiği güç olan maddi güç, para bu yönetenlerin elinde olduğu sürece onlar bu keyiften vazgeçmez. Gözleri doymaz. Dolayısı ile de sadece kasapta insan eti satılmıyor diye kendisini masum etçil sanan bugünün insanları aslında düpedüz birbirlerinin eti ve kanı ile yaşayan aptal sürüsüdür !..

Bir de bir çokları sanıyor ki "Bilim" insanlığı kurtaracak :) O bilime sen oturduğun yerden bir dirhem katkı-etki yapıyor musun ? Yapan birkaç koyun dahi ulaşılan bilimsel gelişimleri kendileri kullanamıyor. Sen sadece bilimin buluşlarından yönetenlerin sana rahat uyuman için verdiği oyuncaklar ile kandırılıyorsun. Esas bilimin ulaştığı son noktalar da her zaman onların hizmetindedir.

Basit ırkçılık konusunda hemen her yerde duyabileceğiniz bir söylem şöyledir, "Bilmem nereliler çok kötü, oranın insanı hiç yaramaz" vb. gibi. Zerre beyni olan birisi bunu diyene şunu soramaz mı ? Bu sapkın düşünceleri kabul etmeden önce kendisine de soramaz mı ? "E peki madem oranın insanları çok kötü, yaramaz vs. peki neden onlar birbirini bu kötülükleri içinde mahvedip yok olup yitip gitmiyorlar da bizden iyi durumdalar ve buna karşın üstün olduğunu söylediğin bizlerin bu hali nedir" !!!

Tarihe baktığımızda nice kanlı savaşlar görürüz. Savaşlar sürecinde ölen binlerden sonra kazanan tarafın kaybeden taraftan öldürdüğü başka binler gelmiştir. Fakat bunca katliama rağmen insan nüfusu arttıkça artmıştır. Bunu yapan kim ? Sen-ben(Sen derken hani illa ki karşı cins olarak ;) ) !.. Yani apaçık görülüyor ki ölüp-öldürmen için senden üremeni isteyen bir sistem var. Tavuk çiftliğindeki tavuklardan ne farkın var ? Her gün yumurtla ve evlatlarını birileri yesin. Sen önüne konan yemin keyfini sürüyorsun ya, gerisini boşver !!!

Bir de şöyle düşünelim... Bugün insanlığın elinden bütün silahları alınsa. Bir güç olsa bizi öldürecek iğne bile bulunmaz konuma soksa. Sizce insan türü için Dünya'da tehlike olabilecek bir canlı türü var mıdır ?! Acaba böyle bir durumda herhangi bir başka canlı türü bir günde trafik kazası, iş kazası, savaş, ürettiğimiz çevresel zehir ile birbirimizi öldürmemiz vb. gibi sebeplerden daha çok fazla ve hızlı yok edebilir mi ?! Silahları kimin için üretiyoruz yani ? Birbirimizi katletmek için. Ne büyük salaklıktır ki nice insan var ülkesinin sahip olduğu askeri güç ile övünür-gurur duyar. Zannetmektedir ki salak bu silahlar ile kendinden birileri kendi ırkının mevcut ve gelecek nesillerinin yaşamını koruyacak ve sürdürecektir. O ise sistemin uydurduğu ve onu inandırdığı öyle bir ırk yok. Alenen insan-insana öldürme için üretilir bu teknoloji oyuncakları da. Ha kimisi bazen doyamaz, gider ne biliyim göle konan ördeği 30-50 metreden saniyede 500km/h ile giden bir silahın kurşunu ile katleder, buna da spor falan der !
-
http://t2174a.blogcu.com/turk-irkinin-fiziksel-ozellikleri/13287301

19 Haziran 2015 Cuma

Bu adam ne diyor ? Emin Çapa

"Bu adam ne diyor?" diyebilirsiniz. Bizim millet zaten çokca der. Benim annem-babam bile diyor. "Amaaan oğlum benim ömrüm bitmiş, şurada 10 yıl daha yaşar mıyım bilmem" deyip geçiyor mesela :) Bir tek bu konuda da değil. Fakat öte yandan da sana sigortalı işe gir vs. diye akıl veriyor !.. E işte ben de "Sigorta migorta hak getire, şunun şurasında 15-20 yıl sonra zaten devlet emekli maaşını ödeyemez hale gelecek. Bilimsel olarak bu gerçek görünüyor" diyorum ! Evet, bu hep övünülen Türk nüfusunün çoğu genç, bu bizi çok güçlü yapıyor falan lafları vardı ya yıllardır yedirilen bize. Hah işte, o genç nüfus büyüdü ve orta yaşlara geldi. 15-20 yıl içinde de o genç nüfus yaşlı nüfus konumuna gelecek. Ne olacak ? Bu sefer denecek olan da "Türkiye'nin nüfusu çoğunlukla yaşlılardan oluşuyor" ! Bunun getirileri neler olacal ? Daha az genç ve çalışan nüfus yaşlı nüfusun ihtiyaçlarını karşılayamayacak. Ne bu ihtiyaçlar ? E çalışıp vergi ödüyecekler, o vergiler ile yaşlılara emekli maaşı ödeyecek devlet, yaşlıların sağlık giderlerini karşılayacak devlet !!! Gördün mü genç sen şimdi geleceğini az-biraz ?! Haa bu dediğim de sadece bir minik sonuç. Lütfen aşağıdaki videoyu izleyin. Zaten o gelecek olan gençlerin performansı dahi ihtimaller içindeki en ama en pozitif olabileceklerin bile imkansız olduğunu göreceksiniz. Bunu yapan da tam da bugünlerde 15-30 yaş arası çocuk sahibi olan ailelerin günlük ihtiyaçları için kendilerinin ve evlatlarının hayatlarını satmış olmalarıdır ! Nasıl satmak ? Hurafelere, ona buna inanıp kendini zerre geliştirmeyerek. Siyasilerin din sömürülerine alet olarak sattılar evlatlarının hayatlarını dahi. Söze gelince de "Oh evladım canım feda sana" !!!

İşte buyrun , izleyin...

9 Haziran 2015 Salı

Benim zamanımda...(Bir İstanbul hatırasıdır bu)


Benim zamanımda...
Otobüslerde tıka basa okula, işe gidip-gelir iken sadece kapının tepesinde bulunan "inecek var" düğmesine uzak düşenlerin inecekleri durağa yaklaşıldıkça yaşadıkları strese ortak olmuş bir vatandaşım. Bazen birisinin ricası üzerine o düğmeye basmak insana önemli bir iyilik yapmış hissi de verirdi !.. Bazen henüz duraktan kalkmış iken düğmeye basarak bütün inecekleri stresten kurtaranlardan olurdum. Bizim zamanımızda otobüs ile okula veya işe gitmek de apayrı bir işti. Körüklü otobüsleri ilk gördüğümüzde amma beğenmiştik. Ikarus marka hem de Made in Hungary !.. Türk malı değil ya, yeterliydi ortaokul çağımızda bizim için önemli derecede iyi bir şey olması için !.. Körüğün gerisinde birkaç sefer virajlarda savrulup da tutunacak bir dal aradığımızda anladık ki bu Hungary'de insanlar ya ahtapot gibi çok kollu yada çok güçlü tutuşa sahiplerdi. Belki de yeni otobüslerin kaptan pilot bölümüne oturan bizim ralli pilotu olamamış insanımızın sürüş kabiliyeti sebebi ile oluyordu bu ! Çok geçmeden körüklerin yırtılması sebebi ile körük altında kalmak zorunda olduğunuz durumlarda yağmurlu bir gün ise sabah duş almadan evden çıkmış olmanızı sorun etmenize gerek de kalmadığını öğretmişti bize bu otobüsler.

Bir İstanbul hatırasıdır...

___________ 30 Kasım 2013 - Şimdi, Naklen ________