25 Haziran 2017 Pazar

Beyin dediğini dinlersen...

" Bilim adamları 650 milion yıldır dünyanın sakini olan deniz anasının bu başarısını beyni olmayışına bağlıyormuş..."

*Alıntı kısmı bu kadardı, şimdi söz bende*
 - 
Bunun gerçek hikayesini ben size anlatayım...

Evrim sürecinde aslında bir dönemde insan türü beyinsizdi. Beyin tek başına farklı bir organizmaydı. Çevre koşulları zorlaşmaya başladığında, Dina-zor gelen beyine çok daha zor gelecektir elbette ki koruyucu bir kabuğu olmadığında. Beyin de bir kabuk arayışına girdi acilen ve etrafta gördüğü o çağda halen beyinsiz kalabilmeyi başarmış canlı türü olan "insan" türüne rastladı. Normalde "Bu organizmayı işgal etmiş olan bir beyin vardır kesin, şimdi onunla savaşmam gerekecek, haydi bismillah" diyerek insan beynine doğru ilerledi. Tabi mikro organizma bazında gerçekleşen bu ilerleyiş biraz zaman aldı. Bu yolculuğu esnasında da bünyedeki hücrelerin beyinsiz bir biçimde başıboş ve tümüyle bir kendini harcama şeklinde işleyişine bizzat tanık oldu. Kafa tası makamına geldiğinde bütün ölümcül silahları ile içeri girmişti ki o da ne burası boş !

Bu tür yalnız değildi... Bizim beyin ele geçirdiği insan bedeni ile hemen kendü türündekileri aradı, onlara bu yeni koruyucu kalkan yaşam alanını gösterdi. Onlar da insan denen türün boş tasına akın ettiler.

Günümüzde bu olayı çok farklı biçimde ifade ederler ama temelde aynı vakadır. "Allah akıl dağıtırken sen neredeydin" derler ya, işte bu ifadenin altında yatan tarihi gerçek budur.




Hikayenin devamında bünyeye yerleşen bu yeni organizmayı kabul etmeyen ve baş kaldıran (yoksa başka türlü mü tabir ediliyordu) bağzı "organ"izmalar da olmuş zaman içerisinde. Mesela bu vücudun müdürü benim diyen bildiğiniz oturma grubumuz. Çift yanaklı, kimi zaman gamzeli Çoğu zaman gök gürültülü ve parçalı bulutlu 💩 bir havası olsa da o gülünce bütün bünyenin de güldüğü herkesçe defalarca tecrübe edilmiştir