30 Ekim 2017 Pazartesi

Okuyan kazanır, sen kazanır isen hepimiz kazanırız !..

Okumak, bilgi edinmek... Kişisel olduğu kadar da toplumsal ve sosyal bir yararlılık eylemidir. Hepimiz öğrendiğimiz her yeni şeyi ailemizle, arkadaşlarımızla paylaşmadık mı ? Halen yeni ve güzel şeyler öğrendiğimize paylaşmıyor muyuz ? Dolayısı ile okuyanın kazandığı önce etrafında olmak üzere hepimizin kazancıdır. Öyle ise bizler bize okuma imkanını sağlayanların bunu ne sebeple yapmak istediklerini sorgulayalım. Bize herhangi bir gerekçe ile bizden büyük olduğunu iddia eden veya bize yetiştiriliş koşullarımız içinde gelenek ve göreneklerin baskısı altında büyükmüş gibi görülenlerin söylediklerini de elbette sorgulayalım.

Tıklayın ve 5 dakikanızı ayırın. Ne büyük yalanlar, yönlendirmeler, saptırmalar millet üzerinde uygulanıyor ?

Tanzimat ve meşrutiyette alfabe tartışmaları

Burada 5 dakikanızı ayırarak öğreneceğiniz başka açılardan okuma-yazma konusunda bilgiler var. O bilindik, hep tekrarlanan bilgilerden daha farklı ve de ilginç olduğunu düşündüğümden paylaştım.

24 Ekim 2017 Salı

Soyut, modern, kübik vs. anlaşılmaz sanat akımlarına dair bir fotoğrafçının beyine benzer organı



"Soyut, modern, kübik vs. anlaşılmaz sanat akımlarına dair bir fotoğrafçının beyine benzer organı" diye başlık attım. Çünki açıkcası itiraf edeyim ben de bu sanat akımları, tarzları falan hakkında ciddi anlamda birşeyler okumadım. Geçenlerde, düşün yani yaş 40 olmuş ben daha geçenlerde (işte 3-4 oluyor) nedir bu kübizm diye google'a sordum birkaç yazı okudum. Toplamı 2 sayfa tutar belki. Fakat ben birşey biliyorum o da kendim. Derinlemesine bilgin yok ise arkadaş sığ konularda accayip uzun muhabbetler üretebiliyorsun ! Muhabbet dediğim de ille de 2-3-5 kişili masada oturup konuşmak değil kastım. Düşünce...  Tabi karşılıklı çok katılımcılı sohbet ortamları da var. Aşağıda ufacık değindiğim futbol, politika, din, müzik gibi konularda uçarsın aaabi diyorum yani sana. E sen de biliyorsun bunu... Aaa bu arda hep sanki yapıyorsun, diyorsun, ediyorsun şeklinde ikinci tekil şahıs hitabı kullanmam siz okuyucunun bunları yaptığını söylemek istemem değil. Ben kendimden biliyorum, kendime diyorum. O nedenle alınmayın da lütfen olur mu ?
 
Bu soyut ve işte kübik idi, modern vs. resim-yağlı boya, heykel falan alanındaki soyut olayı bence toplumun büyük kısmınca ötelenmesi yani dışlanması, alaya alınması, kimi zaman çoğunluk olundu mu hor görülmesi falan bence şuna dayanıyor olabilir !.. ( Dur şimdi sopalıycaklar beni galiba hadi bakalım 🔨 )

Şimdi, gözümüzle açık-seçik, net biçimde gördüğümüz şeyler hakkında "Aaa ! Adam ne güzel at tablosu yapmış atın yelesi, kuyruğu tel tel görünüyor" , "Hayret bir şey yahu ! 75mm. F1.8 ile çeksem bu kadar net olmaz ! Sanki herif 75mm. F1.8 ile 1200 karelik focus stacking yapmış, üstelik atın gözlerinde ne kendimi, ne lensimi ne makinamı yansıma olarak görememekteyim !". Tabi fotoğrafçılar gözde kendisini ekipmanı ile gördüklerinde mest olurlar "Vuay be şu kadar feci para verdim amma bak ne kadar keskin lens, gözde biz, hatta biz buna GÖZ SELFİE'si de deriz"

Gibi konuşacak çok şeyler bulnabilir !.. Bir nevi futbol gibi, bir nevi din gibi. Ooooh konuş sabahlara kadar konuşursun. Düzdür, derinliği yoktur. Sığ-sığ böyle öveee öve bitiremezsin bu konuları uzataraktan kendini !.. Yeni bir şey de yoktur. Hep öncekinin, eskisinin terarlarıdır. Fotoğrafçılık zaten ince bir detayda farklılık yaratılabilen bir şey. Onun ötesinde hobisi ile vs. uğraşanların çoğu zaten işte tam da bu sığlıkta süzülürler ! Evet ! Neden mi ? Konuştukları konulara bakın haydi...

✔- APS-C ile girdim büyüyünce FF olcam ben yaa ! (Full frame : tam kare sensörlü makina)
✔- Kit lensle aldım, tam bir çöp, şimdi gittim Onnnsikiz-ÜzOssBej aldım aabi farka bak !.. (Evet ! Bunu bile diyen var, gördüm.)
✔- Kit lens mi, çöp yaa, alacaksın bir 50mm. f1.8 göreceksin. Yok bence sen kit lensle alma Tamron al bu alemde kafadan girişte bi tamron olsun ama di mi yaa ! Ya git bir Sigma al canını sigma adamın, akıllı ol !..
✔- Onun vizörü yok ! (E bitti o makina ile foto falan çekilmez ki, oyuncak)
✔- Ya bırak Allah aşkına 2 x çarpanlı o ne ki yaa.
✔- Arka planı nasıl öldürürüm ?! N'olur hangi silah ile arka plan katliamı yapacam söyleyin bana !
✔- Bununla hani böyle arkaplanı bulanık yapıyorlar ya, hah işte ondan yapılıyor mu ? (Yapınca adam eriyor, böyle gökyüzünde astral seyahat yapabiliyor falan. Biz yapmadık tabi bilemiyoruz ancak seyrediyoruz böyle yer seviyesinden bu yükseklerde uçanları.)
✔- Alır adam gider ötekinin çektiği kız kulesi, galata kulesi, sinek makrosu vs. aynılarını çeker. Biz de eskiyiz ya hani ! ( Eskiye bak sen de haa ! 150 sene evvel mi çekişmiş ilk foto ? 20 yıl önce foto merakı uyanan ben eskiyim !!! Yaa, görüyor musunuz güzelliği ? ) Bu eskimişliğimizn frekansı-periyodunda belki bu 500'üncü kez fotoğrafa yeni başlamış birinden gördüğümüz kız kulesi fotoğrafıdır.

Amma soyuta geldin miydi "soyut !"(Emir kipinde okuyunuz, TAŞ OL gibi). Dut yemiş bülbül gibi bu çok yorumsever konuşmacıların birçoğu elenir. Bir de korkar tabi. Şahsen yaşadım biliyorum. "Soyut bir esere bakıp da bir şey der isem acaba benle alay ederler mi ?" hissi oluyor. Ne ise aştım bunları ne zaman ki piskolog bana şu sayfadaki mürekkep lekelerine bakıp ne görüyorsun diye sorup da 3 yıl tımarhanede yatırdı, o zaman açıldı şakralarım benim. Hele bu testi bizim kahvedeki birşeylerin biryerlerine koymadan cümle kuramayan arkadaşlara yapsa psikolog gösterdiği o mürekkep şekilleri mi yoksa porno dergi mi diye kendisi her resimde kontrol etmek zorunda kalacak !.. Yani bilgi düzeyi o ama adam kahveye sabah mesaiye geliyor 10 saatlik vardiyası boyunca her yere koyuyor. O  koydukça kahveden başlayıp herşey bir düzene giriyor 😄 Sanırsın adam ermiş, mükemmel hayat yaşıyor. O bile öyle sanıyor ! Tabi kahve içerisindeyken sadece. Kahveden çıktığı an karısı-çocukları akrabaları falan onun sıfır olduğunu biliyor. Mesela yaağni...

Mekanik/elektronik her şeyi robotik nerede ise ve hatta JPEG'lerin "Oh ! Çok daha orijinal ama" diye konuşulduğu, gerçekte var olanın optik yada dijital, açı veya harici araçlar ile kopyalanmasından ibaret olan bir "FOTOĞRAF SANATI" topluluğuna... Benim bir sulu boya fırçasını tuavl'e bile değil tuvalet kağıdına doğru savurup yapacağım eser daha sanatsal bir çalışmadır diye düşünüyorum bir yanımdan da !.. İçimdeki şeytanı çıkartacak iyi bir üfürükçü hoca veya papaz tanıdığı olan var mı ?

Böyle adamlardan birisi çekemediği ve titrek olan fotoğrafına "Bu titrek" dediğimde "Lan sııır sen ne anlarsın ki, o benim soyut çalışmam" dedi 😆- Ben de "Soyut geliyorum cınım" dedim !..

20 Ekim 2017 Cuma

Bu da benim futuristik hikayem !..



Göremeyeceğiz o zamanı ya, geberip gideceğiz!

Şöyle bi icat edemediler hala kendimizi bir çip yada sanal alemde sanal bir karaktere kompile yükleyebileceğimiz bir teknolojiyi. Yaşlanmıyorsun, ölmüyorsun vs. uykuyudu vs. gibi şeylere ihtiyaç yok, okul-mokul-iş vb. yok sadece bilgiye ulaşıyorsun. İstersen manyak gibi dizikolik, istersen üstünebaşına yapan koca programı fanatiği oluyorsun. Hobi, zevk falan diyolar... yada işte robotlara iş yaptırıyorsun bilim adamı olarak mesela bir ışık demeti olarak türünü evrenin her tarafına ışınlıyorsun !.. 

"E ışınladın da ne oldun orada bir ışık demeti olarak mesela bir yaprağı aydınlattın, yaprakten sektin parladın falan ne oldu yani, neye yaradı bu !"
İşte sipsi beğinli damacana ağazlı asansörde tecavüz edilesi birinin size söyleyebileceği bir cevap örneği !.. 

Bi kere bu dizi mizi, evlendirmeci falan değil de bilgiye aç zihinlerin edinebileceği bilgiyi düşünün hele. Biliyorsunuzdur belki derlerdi ki internetten her şey yapmayı öğrenebilirsiniz. İşte ışık demeti olarak evrenin en balta girmemiş galaksilere gidip oradaki canlı türlerini hack'leyebileceksin. Yani bir nevi onun ruhuna gireceksin ! Oradaki bir dinozorumsu yaratık olacaksın, zorumsu da olsa, zorla da olsa, zoruna da gitse olabileceksin ama işte ! Kimileri 40 huri 72 huri diye ömür boyu hiçbir şey yapmayıp sadece şeyini sıvazlamış, ölüm döşeğinde bile sıvazlar iken... Sen... hani ille de onların anlattığı ve anladığı gibi pornografik anlatım isterler ise dinozor bünyesine girmiş barrack ebadı ortama insan vücudunun 3 katı olan bir canlı olup orgazmın aletsel büyüklüğü 6.5 olan depremler yaratarak sevişebilmenin keyfini yaşayacaksın belki de !.. 

Tabi evrim diye bir şeyin olmadığını da idrak ve ispat bu bir açıdan. Öyle ki günümüz insan bilgisi evrimin olmadığını ve bu nedenle evrilmemiz gerektiğini !.. Çünki her canlı ve bitkinin genetiği ile oynadık kendimizinki onların bu zor ile evrilmesine uyum sağlayamadı haliyle. Bize hormonlu ve genetiği bozulmuş gıdaları uygun biçimde işleyebilecek yeni bir sindirim sistemi lazım olmuştur artık. On yıllardır ilaç sanayisinin sömürüsü ile parasal olarak soyguna uğradık yetmedi bir de hastalıklarımız katlanarak arttı ! Dolayısı ile insanın da genetiği ile oynanmak zorunluluğu doğmuştur çoktaaaan !.. 

Yok efendim "insan Tanrıcılık oynar mıymış !" falan... Saçmalığın daniskası ! Belki yüz yıldır yer yüzünden kaç canlı türünün kökünü kuruttu insanlık ?! E hani insan tanrıcılık oynamamalıydı ! Ne oldu ? Dibinin keyfine geldi miydi canlı türlerinin kökünü kazıyorsun evrenden amma buraya gelince bu ne cacık ? ! Kaldı ki Tanrı'nın verdiği iradeye göre bunlar olabilecek şeyler ise Tanrı da müsade etmiş demek olabilir ! Ne yani bugüne kadar hep Dünya'daki sorunları boynuzlu, kırmızı ve kuyruklu şeytan mı ortaya çıkıp da bizzat yaptı ? Yoo, hepsini yapan biz insan türüydük. Sadece şimarıklığımı tavan yaptığı için hiçbir hatamızı kabul etmiyoruz, "Ben yapmadım şeytan yaptı" diye suçu ona atıyoruz. Evet şeytan dedi canla başla çalış, "iş hayatı acımazısdır, yükselmek istiyorsan duygularından sıyrılmasını bileceksin" ! Hee, sonra ez-sömür-acımasızca insanların sırtından yüksel, köşe dön, para cukkala bir de senin gibilerin senin için ormanı katlederek yaptığı en lüks yerlerde 2 de yetmez 4-5 daire falan al. Çek altına da en fosil yakan carbon salan arabalardan en azından 2 tane şöyle ! "Dur ulan bu kadar da göze batmayalım arada bir şöyle yardım kuruluşlarına falan 3-5 birşeyler bağışlıyayım !". Ooo, vay ! Demek ki sensin, şeytan değil, gayet de bilinçli ve planlısın hani Allah'ın gözünü boyama çabasında da. Haa ama ne, bize geldimiydi "Satranç günah" !.. "Saçının teli görünmeyecek, zina ile eşit" !.. "Bak iş bulmuşsun, maaşı az-çalışma saatleri çok-ağır iş falan demeyeceksin, şükredeceksin patronuna da Allah'ına da sana rızk kapısı açmış" heee

Tee yıllar önce söylemiştim. Bu yıl Eylül 2017'de mi ne TV'de bir programda konuşmacılardan birisi aynısını söyledi, "Her canlı ölümü tadacaktır" demek o andan itibaren herşey bitecek ve devamı yok demek değil. Zaten değil, Allah ölümden sonraki yaşam hakkında da bilgiler veriyor. Peki tam da işte orada bir paralel ölüm sonrası yaşam şekli gibi düşünün ! İnsan icadı ve konunun huri ile falan da hiç alakası yok. Zaten de saçma. Bir şeyi 5-15 cm. organdan hissetmek nedir ! O şey olabilmeyi veriyor ise insan icadı paralel öbür dünya !? Nasıl mı ? İşte DNA'da ne imiş, atom altı her şeyin yapısını değiştirip bunu sapıttırıp mutantlatştırmak olarak da düşünebileceğimiz gibi elbette ki kayıt aldına alınmış ve yok olan her canlı türünün ve şeyin tekrar canlandırılması şeklinde de düşünebiliriz. İşte burada devreye tıpkı kimi reenkarne hikayelerinde falan duyduğumuz gibi tercihen kobra vücudunda Dünya yaşamına gönderilmek yada güvercin formunda dönüp en büyük hazzınızın insan tepesine sıçmak olduğunu hayal edin !.. 

Karikatüristler aslında kimsenin pek ciddiye alıp da keşfedemediği en iyi futuristlerdir !..  Bakınız,





7 Ekim 2017 Cumartesi

Her türlü teknolojiyi yakalayacak hızlı araçlarımız var !..

Demiş böyle...
"Her türlü teknolojiyi yakalayacak Güneş enerjisiz, çok silindirli fosil yakıtlı o biçim araçlarımız var"

Bize her türlüsü değil de bence "Son" olanı, yani "Son teknoloji" lazım. Yoksa her türlü teknolojinin eskisini yakalamak zaten kolay. Onlar eski, yaşlı ve de hızlı da değiller. O nedenle yakalamak da kolay. Ben de bunun üzerine gittim "Son teknoloji" ile bir löportaj yaptım !.. İşte bu löportajımı yayınlıyorum aşağıda...

Önce giriş,

Teknolojiyi yakalamak niye ? O yani bi kaçmış, uzaklara, fark atmış da işte yakalayacak da gücümüz var amma şimdilik onun gibi ödlek ile uğraşacak değiliz !.. Geçen gittim ben bunu bir de "Teknoloji" tarafından dinleyeyim dedim. "Aga" dedim !.. "Hele bir de bakayım sen bana neden biz seni yakalamaya çalışıyoruz da sen de hep kaçıyorsun ? Az bir dursan, bi soluklansan n'oolur ?"

AraşDurmacı KazDeCi olarak bunları sormak zorundaydım yani...

Dedi ki "Şimdi görüyoruz bağzı yerlerde böyle seçim falan gibisinden eğlenceli şeyler ile işte birilerini seçiyor halk görüntüde.

Dedim "Olmaz öyle Geniş ve yuvarlak laflar, neresi o bağzı yerler ?"

"Kuzey Kore" dedi.
"Haa iyiymiş, bizde yok yani" dedim bir rahat nefes aldım münasip bir yerimden ;)

"Ne ise işte, seçimden sonra görüyoruz ki bunlar evrim yok diye yırtınsalar da evrimin en hızıplısını bizzat kendileri şlak diye (o bildiğimiz el hareketini de baya iyi ve volümlü yapıyor bu arada belirteyim) kendileri gösteriveriyorlar."

Tabi ben de bu arada "Harbi öyle, Vuay Kim vuaay" diyorum.

"İşte sonra düşün bu bıngıldak şimdi Nükleyer mi yemez mi nükleğer mi eğmez mi böyle füzeler fırlatmaca falan. Oldu mu sana fırlak !"

Dedim "Hakketende dediğiniz gibi"
Dedi "Hop ! Ne keteni ?
Dedim "Hoplama dingil kırarsın , kim demiş keteni ?
Dedi "Hakketende" dedin sen !
Dedim "O lafın gelişi yoksa keten kumaş değil"

Böyle de bir anlık beyin fırtınası yapmışız Sn.Teknoloji ile

Sonra dedi ki eccük hayal et şimdi siz teknolojiyi yakalamışsınız. Koymusşunuz "jim eat" "FAK"ıf'larına falan teknolojiyi orada bir dizi jinsel "is this mear" dan geçirmişsiniz yıllar boyunca !.. Zaten elinizde "Son teknoloji" yok ama yakalamış olduğunuz bazı çok da eski olmayan "Teknoloji"ler var. Soydaşlarımı çok kötü emelleriniz için kullandığınızı biliyorum !..

Dedim "Atma şimdi ! Sanki seni iyi emeller için kullanan bir ülke-millet vs. and the vb. var da bize gelince bunu diyorsun ! Çakacam ağzına elimin tersi ile şimdi bak, doğru konuş !"






4 Ekim 2017 Çarşamba

Sosyal gruplar ile sapıtarak sosyalleşen tür !.. Haybunlar cehennemi 5 goyyim de yerleri eş !..

Hayatta bazı yerlerde öyle garip kurallara rastlarız ki zaman zaman... Bu kurallar sanki "Ben-biz yapamıyoruz öyle ise sen de YAPMA" kuralları gibidir ! Bunu bir tek fotoğraf konusu için demiyorum. Yaşanılan toplumun yazılı olmayan kurallarından tutun da devletlerin resmi kanunlarında bile böyle garip kurallar bulabilirsiniz. Sonra da denir ve de kabul edilir ki "İnsan sosyal bir varlıktır" !.. O ise ne denilir mesela "Tamam sosyalim amma özelime geldi mi asosyalim, toplumla paylaşmam" , özgürlüğün ve insan haklarının daha iyi uygulandığı söylenen medeni toplumlarda da bu cümle daha bir görüntüde kabul görürmüş gibidir. Bu da bir nevi bireyin "Sosyalliğin zaman ve derecesini ben kendim belirlerim" demesine benzer. Hatta bunu ben şunu demesine bile getiriyorum, "Sosyal falan değilim, ancak istediğimi alacak kadar-alana kadar sosyalleşirim, gerisine karışamazsın ve seni ilgilendirmez" 
 
Yani ? Fotoğraf yarışmaları gibi ortamlarda sosyal faaliyetlere girince alacağını almak için onların saçma kurallarına uyarsın, alamayınca da bana ne o grupların kendi uydurduğu sosyal kurallardan diyebiliyoruz. Bu birçok alanda önümüze çıkar. Hatta bir fıtıkbol takımınının taraftar grubu içerisinde de böyle durumlar ve benzer kurallar vardır. Çoğunluğun ve hatta ülke sosyal yapısının resmi kanununda bile işte %99'u müslüman olma sebebiyle de bu grubun yaptığı birçok şey kabul görülmez amma grup kendi sosyal kanunlarına göre bambaşkalaşır. Küfür etmek de mesela grubun en olağan ve hatta olmazsa olmaz yazılı olmayan kanunlarından birisidir. Ayarı kaçmış derecede abartı ile fanatiği olduğuna sözde sevgi beslemek.

Bu gruplaşmaların bir türü de hemşehricilik, topraaam ayaklarında olur. Zaten bunun haricinde coğrafyalara göre de sosyal yapının az veya çok fazla değişen yazısız/yazılı kuralları vardır. Bir örnek de bu konuda vereyim. "Beşik kertmesi" ! Bu olayda ebeveynler gerek maddi ve gerekse de farklı çıkarlar için evlatlarının "birey, şahıs, insan, karakter, ruh" yapılarını yokmuş gibi görür-kabul ederler ve bu 2 insanın ileride nasıl insanlar olup ne gibi hayaller, umutlar vs. taşıyacaklarını umursamazlar. Hatta ebeveynler için bu 2 canlının 1 tek önemli özelliği vardır ve bu da fiş ile priz ile benzer olan durumlarıdır. O ona takılır, o ona uyar, o ona göredir işte bundan ötesi de gereksiz detaydır. Örnek işte...


Son olarak "görsel sanatlar" topyekün bizim toplumda yasak olması lazım sanırım. . .

3 Ekim 2017 Salı

Doğal düşmanlarımızdan en tehlikelisi "İnsan"

"98 99 yıllar da şunu derlerdi öğretmenler 'Teknoloji mümkün olan en küçük ebatlarına indi artık büyüyecek küçük kalabilen herşey daha pahalı olacak' " bunu dediler ise o hoo o zamanlar CPU'lar tek çekirdekti, şimdi aynı ebatlardaki CPU zarına 6-8 çekirdek + 12mb. cache bellek vs. sığıyor. mimari de 2000'de 0.13 mikron iken şimdi 0.14 nanometre, 100 katı mı ne ufaldı. Evet, 100 nanometre = 0.1 mikron ediyormuş ! Dur bak, 0.14 nanometre şu an son çıkan CPU'lar yani oha falan oldum yani 1000 katından da daha fazla ufalmış cPU mimarisi.



Daha da uflacak da işte var da henüz yaygınlaşmadı nanbotlar ile insanlar tedavi edilecek falan daha. Daha ileride fotoğraf çekmek de safkan bir hobi olacak böyle makinalar ile eminim. Çünki bu tip makinalar tümden böyle nostalji-klasik falan olacak. Biyonik göz/gözlük gibi şeyler ile yazılım yetenekleriyle vs. makinalar senin deklanşöre basman bile gerekmeden 7/24 her şeyi 1000K çözünürlükte kayıt edecek de... Şahsına özel yapay zekan seni o kadar iyi tanıyacak ki, bunca kayıtlı veri arasından senin kişiliğine göre olanları ayıracak, sana en sonunda bir ufak eleme sunumu yapacak.Hani günümüzde 4K video falan 4K Ultra HD TV'ler falan var.


Bu kadar veri nerede saklanacak ? Bu bulut depolama servisleri var ya... İleride işte bunlara da direk beynimizden hiç kesintisiz bağlı olacağız. Özel hayat olmayacak ! İnsan(lar) 1 bireyinden milyarına 1 organizmayı oluşturan hücrelermiş gibi yaşayacaklar. Bir nevi bilgiye erişim yolu ile bilgeliğe erişilecek ve bu nedenle de gelecek olan geleceği isteyerek kabul edeceğiz. 

Şöyle bir düşünün bakalım. Özel hayat diye tutturup da direttiğimiz şey ile istediğimiz aslında nelerdir ? N'aparsın özel hayatta da kimse görmesin, izlemesin ve bilmesin özel hayatımı istersin ? ! Fakat çoook ama çok ilginçtir ki bu "insan" eğer iyi bir şey yapar ise de "Amanın ! Çok iyi bir şey yaptım ben herkes bana baksın, beni görsün, beni bilsin, beni dinlesin" derdiyle feci çırpınır ! Değil mi ? Demek ki bu "özel hayat" denen şeyde bir yavşaklık var yani ;)

İnsan birey olarak kendisi seçtiği veya tanımadan genellediği bazı farklı insanlardan üstün görmek, üst konumda olmak vb. gibi günümüzdeki rezillikleri bir "Çalıştım ve başardım, hak ettim" biçiminde algılamayacak. Günümüz insanının yaptığı en geri ve cahilce ırkçılıklarından birisidir bu aslında amma henüz benim bildiğim hiçbir Dünya ülkesi bunu bu şekilde görmez-göstermez-açıklamaz. Çünki mevcut sistem tavşan beyinli insanın önünde havucu koşturarak peşinden koşmasını, sistemin istediği hedeflere varmasını ve varanın vardığı yere göre 1-3-5-100 havuç ile ödüllenmesi temelindedir. Mevcut sistemlerde sistemin kurallarına itaat edeni yükseltme-yüceltme gibi bir işlevi de yoktur. Tam aksine mevcut sistemler sistemin kurallarına itaat edenleri sınırlı bölgeler-dereceler içerisinde yükseltirken sistem kurallarına uymayanlar yüceltilir ! Bakınız devrimciler, çok ilginç gelebilir ama yasadışı her türlü kötüler !.. Dahiler, ki onların yükselme ve yücelmeleri de diğer maddi yükselenlere göre çok farklıdır. 

Günümüzde insanlar mevcut sistem (Aslında bence 1 tek sistem var ama işte ufak farklılıklar ile sanki birkaç sistem varmış gibi de görülüyor.) in öğrettiğinden farklı bir yaşam biçimi olabileceğini hayal etmekten bile korkuyorlar. İnsanların çoğu o kadar boş ki ! Yani o kadar cahiller ki, sistemin onları soktukları kalıplar-sınıflar-yerler-görevlerin onları koruduğunu hatta  hatta akıl sağlıklarını ve yaşam süreçlerini koruduğunu bile düşünüp sisteme güveniyorlar. 

Peki ne bu sisitem dediğim ? Aslında gördüğünüz herşey, bütünü. Bunda aile, okul-eğitim, iş-gelir, hukuk-kanun, ahlak-kültür vs. vb. hepsi var. 

"Sen de işte şu gördüğün kalem pilsin" diyeyim de tam olsun ha :)


Mesela ben müslümanım. Allah tektir ve ondan başka ilah yoktur. Hz. Muhammed (S.A.V.) Allah'ın peygamberidir. Diğer peygamberleri, melekleri ve kitaplarını kabul ederim. Fakat bazı uç örnekler vereceğim şimdi... Örnek bir haberde imam öz kardeşi ile ensest ilişki yaşıyor ve hamilelik durumu vs. oluyordu. Buna karşın da bir "ateist" ömrü boyunca bunun yakınından geçmeyecek çok düzgün bir hayat sürüyor olabilir, sürmüş olabilir. Günümüzde de olduğu gibi evvelce çok daha güçlü bir kılıf olan inancın görselleştirilmesi insan neslinin en tehlikeli belalarından birisi olmuş. Biliyorsunuz Avrupa'lı nice bilim adamı özellikle kilise tarafından hayatları zulüme çevrilimiş veya öldürülmüştür. Ne ise ki zor da olsa anlamışlar, insanların dini inançlarının onların kimliğini göstermediğini !.. Hatta bunun çoğu zaman iyi olmayan birşeylerin maskesi olarak kullanıldığını !.. Verdiğim örnek gibi değişik epeyce bulunabilir. Bir dini inanış biçimini gösteriş malzemesi olarak kullananların hiç şüphesiz bir aldatma-gizleme derdi olduğu ortadadır. Buna karşın benim gördüğüm ve biraz da tahmin ettiğim kadarı ile mesela ateist bu sebeple çoğu dini inançlıdan daha dürüst ! Çünki ennn ama en azından ateist kediyi tekmelemediğinde, köpeğe tecavüz etmediğinde, öz kardeşini namus vb. diye katletmediğinde, yıllarca dövdüğü karısı neden ondan ayrılıyormuş diye öldürmediğinde, geneleve vs. gidip gidip tövbe edip veya işte camii'ye gidip günah çıkartmadığında !.. 60 sene her türlü pisliği yapıp da ulen geberip gidecez zaten kuşum da uçmuyor diye korkusundan dinini ve Allah'ını anımsamadığında... Rüşvet almadığında, haramı pek zevkli bulmadığında herhangi bir inanandan çok daha temiz-dürüst-namuslu ve de karakterli bir insandır. 

Evvelce belki 2-3 yazımda sözünü ettiğim bir sistem var. İnsanı tüm canlılardan farklı kılan özelliklerinden en önemlisi bence yazma-konuşma. Yazma daha önemli bunlar içinde de. Çünki mesela bir buğday neslinin yok olmaması için tohum verir. O tohumda bazı temel bilgiler vardır bir nevi öz kopyasıdır ve kopya uygun ortamı bulunca önceki nesli mümkün olan en iyi biçimde tekrarlamak üzere kodlanmıştır. İnsanın konuşma-yazma becerisi işte burada onu öne çıkartmıştır. İlk UGH'cada taşa çiviyle kakan adam henüz beşikteki çocuklarına kakarak yazar(Yok çocuklarına kakmıyor, çocukları için tablete kakıyor manyamayın 2 dakka), "Ugh ki ne ugh, hep ugh tek hug" yani Türkçe meali "Dün dere kenarına gittim her zamanki gibi sıçacaktım, e her yerede sıçmışım az ötede mayınsız bir yere gidem dedim gıçıma oradaki bir otu sürüp sildim de bütün gün götüm yana yana kaşındı ! O otun adı ISIRGAN imiş, rengi şöyle, şekli böyle" ! Çocuk büyüdü, geldi 12 yaşına UGH'çayı öğrendi. Taş tabletten okudu. Gitti baktı harbiden de babası yıllarca o dere kenarında mayın döşenmemiş yer bırakmamış. Tebrik etti ! Yok o değil, işte Allah bir kitap yolladı 1400 sene evvel, bugün okuyorsun sana diyor ki mesela "çalma, zina yapma, hak yeme, iftira atma, dedikodu yapma". Okuyorsun veya okuma ! Okumana gerek yok ki %99'unun müslüman olduğu veya %1'inin de ateist olmadığı(muhakkak) bir toplumda Kuran okumadan da dinin en temel ve büyük günahlarını çevresinden öğrenir bir insan eğer gerizekalı değil ise. Fakat ne yapar ? Çevre, topluluk, sosyal yapı öyle sapıtmıştır ki !.. Yerine göre aşağılanmamak, hor görülmemek için, yabancılaştırılmamak için falan bu topluluğa uyum sağlar-uyar. Yani sapar, yani sapıtır ! Kılıf aramasına bile gerek yoktur çevresi ona bir sürü kılıfı bedave verir. "Yav şu fahişe ile zina yaptım amma e napacaz herkes yapıyor !" , "Ya rüşveti aldık amma e almayan mı var?", "Şunu çaldık amma arkadaş bunlar da vatandaştan çalmıyor mu sanki, hepsi vergi kaçırıyor bu şirketlerin" gibi gibi !.. N'ooldu sana cicim şimdi, ha ? UGH'çayı öğrenen 20.000 yıllık "Aman Ne an dart el ki O" dediğin kıllı goril bozması senden daha akıllı çıktı !.. Ütelik O babasının yazdığını okudu da öğrendi. Sen Allah dediğin ve sözde hiç şüphesiz inanman gerekenin sana söylediklerinden hiçbir şey öğrenmedin ! Acaba zannediyor musun ki "Aga boşversene TÖVBE kaısı her zaman açık, ederiz 60,65'lere geldi mi yaş" entrikanı Allah da bu niyetini bilmeyecek ve kabul edecek ?! ;) Zaten Allah neden "Ne an dar el" e kitap ve peygamber yollamamış ? Bakmış bunlar böyle sapıtacak kadar çok şey öğrenmemiş, saftirik insan aşamasındalar. Birbirlerini bile dinliyorlar diye. Ne zaman ki insanların gelmiş geçmiş en HOMO SAPiEN - isme de bak hani "ibne sapıyon işte" der gibi değil mi ? Homo sapıyon !.. gelmiş, haa demiş sanki Allah, bu insanın mayası sonunda ortaya çıktı şimdi ben buna bi ayar çekeyim.

Ha bu Avrupalının zamanında bilim adamlarına ettikleri zulümler konusu var ya...
Bizde de örneğin Piri Reis'in idamını okuyun. 
Her ne ise, bu konuların vıdı vıdısı bitmez. Taraf tutanlar her zaman olduğu gibi her ince detayı cımbız ile alır tarafına kullanır. Neticede olan laf uzar, sonuç değişmez.