7 Kasım 2023 Salı

Memleket, toprakların, fabrikaların vs. hep satılmış da haberin var mı ?

Bugün Türkiye'nin sektördeki lokomotif kurumlarından Yıldız Holding ve Ülker Grubu borçlarını ödeyemediğinden dolayı %51 hisselerini İngiltere'ye sattılar.Bakın arkadaşlar son bir yılda tam 12 Bin Türk Firması ülkedeki faaliyetlerini durdurarak yatırımlarını yurtdışına kaydırdılar.Yine son bir yılda ihracat ve ithalat yapan tam 16.000 Türk Firmasının toplam dış borcu 350 milyar dolara çıktı,oysa 10 yıl önceki dış borçları ise sadece 30 milyar dolardı.Ayrıca yine son bir yılda 102 Bin Türk Şirketimiz iflasını açıkladı,210 Bin küçük esnaf ve işletmemiz ise ticari faaliyetlerini durdurarak kepenklerini kapattı.15 yıl önce ülkemizdeki banka hacizinden kaynaklı dosya sayısı 6 Milyon iken bugün bu rakam 25 Milyonu aştı.Şimdi önümüzde bizi bu yıl sonuna kadar ödememiz gereken 210 Milyar dolarlık bir dış borç faizi bekliyor,henüz 5 ay geçmesine rağmen bütçe açığımız 50 Milyar dolar,ayrıca birde bu yıl sonuna kadar ödenmesi gereken memur,emekli ve sosyal yardımlar için yaklaşık 40 Milyar dolarlık bir bütçeye daha ihtiyacımız var.Kısacası acil 300 Milyar dolar bulmamız gerekiyor.Yalnız geçtiğimiz yıla kadar başta Karadeniz ormanlarını satın alarak ülkemize sıcak para sokan Katar artık ülkemizden toprak satın alımını durdurdu,çünkü burada inşaata uygun coğrafi özelliklere sahip denize yakın bir ormanlık alan kalmadı artık.Dolayısıyla ülkenin yüksek para değerine sahip herhangi bir milli varlığı da kalmadı,işte bu yüzden Başbakanlık Özelleştirme Dairesi de kapatıldı sevgili arkadaşlar.Hükümetin şu andaki tek geliri ise halkı borçlandırarak bankalardan kazandığı faizler ve gıda,yakıt gibi yüksek zamlı ürünlerden alınan vergilerdir arkadaşlar.Fakat gelen bu para sadece devlet kurumlarının masraflarını karşılayacak kadardır,borçları ödeyecek kadar değil !.. Nitekim Rus doğal gazını Karadeniz'den geçirerek Avrupa'ya taşımak amacıyla alınması gereken 400 Milyon dolarlık bir bütçeyi dahi ülke olarak kasamızdan çıkartamadık,Rusya Dünya Bankasına kefil oldu ancak o şekilde zar zor kredi alabildik,düşününki ülkemizde teminat gösterebileceğimiz 400 Milyon dolarlık bir milli varlığımız dahi kalmamış !... Velhasıl seçimlerin bir an önce yapılmasının asıl sebebi de bizleri bekleyen bu ekonomik krizden önce AKP'nin son çıkış yolu olmasıdır,çünkü son kalan şeker fabrikalarından gelecek olan para bu seçimlerde kullanılacaktır.Şimdi turizmden de herhangi bir gelir beklemeyin,malum yanıbaşımız Rusya'da tam turizm sezonu ortasında Dünya Kupası Şampiyonluğu yapılıyor ve bu büyük kitleleri çeken organizasyon yaklaşık iki ay sürecek !... İşte bu istikrarsızlıklardan dolayı kesinlikle borçlanmamanız gerekiyor,özellikle banka borçlarından uzak durmanız son derece önemlidir.Çünkü borçlarınıza enflasyona göre zam yapılır,şu an ülkemizdeki %19 seviyesinde olan kredi-borç faizleri bir anda %700 seviyelerine fırlayınca inanın nefes dahi alamazsınız !.. Bakın ülkemizin ticari başkenti İstanbul Şehiridir,fakat bu şehirin yollarında gezen araçların tam %70'i bankalar tarafından kredi hacizlidir,ödeyemediğiniz taktirde el konulur,ayrıca olmayan aracınızın borcu da yine size kalır.Aynı şekilde gayrimenkullerde böyledir !.. Ben Yunanistan ekonomik krizini yakından bilen birisi olarak size sadece iki kelime söylemek istiyorum ''SAKIN BORÇLANMAYIN !''... Yunanistan şanslıydı arkasında Avrupa Birliği vardı,limanlarından fabrikalarına kadar kendi milli varlıkları vardı,tarım ve hayvancılık ihracatıyla,yüksek turizm cirosuyla kendisini kurtardı üstelik nüfusu da azdı.Fakat Türkiye'nin malesef böyle artıları yok arkadaşlar,bu sebepten sizin,ailenizin ve iş yerinizin daha uzun ayakta kalabilmesi adına üstüne basa basa tekrar söylüyorum ''SAKIN BORÇLANMAYIN !'' ...

Yazan: Barış Balcı

6 Kasım 2023 Pazartesi

Geçmiş karşımıza insanların içinde "3 çocuk büyütmek çok zor" diyor bir de!

 Sanki 6 kere hamile kal, 3'ünü canlı doğur, bir de 3 erkek doğurdum diye sosyal çevrede zamanında topluma şov yap diyen oğlundu, öyle mi ! E peki şimdi niye geçip karşımıza "3 çocuk büyütmesi çok zor" diyorsun. Biz yaptık mı? Biz çocuktuk, sadece kendi yaşadıklarımızdan ve özellikle de senin "1 çocuk daha yapın" diye aptallığını bize de bulaştırma çabalarına rağmen bizzat hayattan aldığımız kişisel dersimiz ile 2-3-4-5 çocuk yapmanın bir başarı olmadığını, ne anne-baba ve ne de çocuklar için asla bir başarı olamayacağını öğrendik çünkü. Eee peki sen niye öğrenmedin bunu? Şimdi buna da bahaneler bulacaksın. Sanki ortaçağda yaşamış gibi "bizim zamanımızda böyle şeyleri bilmiyorduk" gibi laflar ediyor. 

 

Peki neden çocukların suçlular? Sizi birşeylere inandırıp kurban olarak vermeniz için kendinizden daha çok "köle" üretin diye beyninizi yıkayanlara inandığınız için suçlu her zaman sizsiniz! Bundan zamane ....'ları gibi kaçamazsınız. Ürediğin için gurur duyuyordun ama zamanında. Sadece köle olarak ürettiğin kölelerinin sana kölelik etmediklerini gördüğünde ve etmeyeceklerini anladığında böyle döneklik yapıyor ve çocuklarınızı suçluyorsunuz işte!

 

Ben niye aynı bakış açısı ile 1 tek gün çocuğuma sizin çocuklarınıza ettiklerinizi etmedim? Ben üstün bir yaratık mıyım? Üstelik sizi dinleyen birisine göre ben çok kötü bir evladım, çok kötü bir insanım falan yani çünkü elaleme de çocuklarını böyle anlatıyorsun. Kendini yetiştirmemiş, gelişmemiş yazamayacağım rezil sıfatların yüzlercesini yıllar boyu benim için defalarca zaman zaman bana ve çoğu zaman da başkalarına benim hakkımda konuşurken söylemişsin ! Anne imiş, baba imiş vah be ne kutsal yaratıklar imiş ! Sanki bizi döven bunlar değildi çocukken. Neyse ki 16 yaşından sonra hacim olarak büyüdük de ancak kurtulabildik fiziksel şiddetten o da sadece!

 

Kendisini geliştirememiş, ayrıca büyüme çağında ruhen de derin yaralar almış, evlilik sürecinde de koca şiddetine maruz kalmış bu kölelerin hiçbirisi sağlıklı bireyler yetiştiremezler! Sakat ruhlar ancak sakat doğurdukları çocukların ruhlarını daha da sakatlaştırarak sakat bir toplum yaratırlar!

 

Siz bu ülkede her gün kaç kadının koca dayağına maruz kaldığını biliyor musunuz? Peki her gün kaç kız çocuğu anne ve babası tarafından sizce türlü aşağılama, hakaret ve dayak ile hemen her gün yüzleşiyordur? Bunlar da ileride işte annelerimiz oluyorlar. O evde her gün dayak veya rezil aşağılanmalar ile büyüyen o kızın abisi-kardeşleri de büyüyünce BABA falan oluyorlar. Bunlar da geçip karşımıza sanki müthiş huzurlu, bilgili, pedagog anne-babalar tarafından büyütülmüş insanlarmış gibi bir genç yaşadığı hayatı ve aile içi şiddet, baskı, insanlık dışı muameleleri anlattığında "anne-baba olmayan anlayamaz" diyorlar. Höttt ! Anne-Baba olmak senin insanlıktan çıkmanı, bir insana ki O "evladın" O'na insanlık dışı muamele yapmanı haklı mı kılıyor. Ne oluyorsun sen sex yapıp üreyebildiğini ispat ettiğin o evladın var diye onun üzerinde insanlık dışı herşeyi yapabilme hakkın mı oluyor. Evet, bir de bu var. "Dayak cennetten çıkmadır" derler ve döverler haklı da olurlar, kendilerini gayet de haklı bulurlar bu anne-baba denen hastalıklı türün birçok örneği! Böyle diyorum diye bana kızmayın. Vallahi gidin bir psikoloğa falan apaçık anlatın bu yaptıklarınızı bakın size ne diyecek. Anlatın böyle, "Ben çocuklarımı bilmem kaç yaşından bilmem kaç yaşına kadar dövdüm çünkü dayak cennetten çıkmadır, gücüm yetmediğinde ise iğrenç ve rezil hakaretlerim ile onları aşağıladım." sonra da iddia edin ki siz ruhen sağlıklı, aklen mantıklı düşünen anne-babaydınız da çocuğunuzun içine şeytan girmişti ne ise ki yıllar süren dayak ve aşağılamalarınız ile şeytandan kurtardınız çocuğunuzu! BRAVO !!!


He ya, çocuklar çok kötü... Anne ve babalar harika insanlardırlar. Anne-baba olmayan anlayamaz!

Ben babayım. Çocuk büyütmek kolay değil. Fakat zor diye de çocuğunuzu hayatınızı mahveden bir sorunmuş gibi bunu ona göstererek, bunun hıncını ondan çıkartarak yaptığın şey senin ne kadar kötü bir insan olduğunun kanıtıdır. Ben burada "Bakııın ben harika bir babayım" demiyorum. Bu lafları oradan algılamayın. Ben burada "Arkadaş anne-baba olmak sizi kutsal-ulvi bir insan üstü seviyeye falan çıkartmıyor. Sex yapıp ürüyorsunuz, olay bu kadar basit. Bunun yeryüzünde en ŞEN-Panze'den tut da kedi, köpek, koala, kanguru vs. her bir memeli bizim gibi yapıyor fakat hiçbirtanesinin evladına bizim gibi kötü davrandığını hiçbir belgeselde görmedim ben! Azıcık belgesel izleyin de hayvan olun hayvan, evlatlar ana-babalarından insan olmalarını istemiyor azıcık hayvan olun, yeter!

 

Yeri geldiğinde de O çocukları sosyal çevrende ve hatta Allah katında bile kendini yüceltmek ve övünmek için de kullanan sensin. Yahu ne kadar kötüsünüz var ya. "Çocuk yap Allah rızkını verir" dersiniz ondan sonra da yalanınız tutmadığı için gerçek hayatta çocuğunuzu normal şartlar altında yediremez, giydiremez, yaşatamazsınız! Bunun da suçunu çocuklara yüklersiniz. Hayatı sizin ile birlikte kayarken çocuğun siz kendinize göre hayatınızı planlarken "çocuk lan bu bunda beyin mi var ki" gibi yaşayarak çocuğa çocukluğunu da yaşatmazsınız. Üstelik de bunu en çok yapanlar da kendileri de çok zor koşullarda çocukluk yaşamış olanlardır!? 

 

Haa bu kadar mı? Değil !.. Sonra bir de üstün zekanız ile, üstün ruh halleriniz ile hepiniz bulunduğunuz insan çiftliklerinizde iyi/kötü sizi yönetenleri seçersiniz. Kendinizin ve evlatlarınızın geleceğini düşünerek. Sonra bir bakarsınız ki evladınız okurken, seyahat ederken vs. saçma sapan bir sebeple ölmüş. Aslında seçtiklerinizin yönetememe beceriksizlikleri yüzünden evladınız öldürülmüş. Farkına varabilen anne-babalardansanız eh biraz iyi. Kimisi var hala bunun farkında bile değil. Hadi yine burada size uyalım şimdilik ve diyelim ki "Eee kimin ne kadar yaşayacağını Allah bilir", yani mesela okulun asansörüne bakım yapılmamış, evladın da binmiş ve asansör köpmuş-düşmüş içinde evladın pelte olmuş ezilerek ölmüş, hiçkimsenin kusuru yok, Allah evladınıza bu kadar ömür biçmiş deyip geçeceksiniz değil mi? Bravo !.. Trene binmiş makinist işinin ehli değil yada tren raylarının bakımı yapılmamış, kaza oluyor evlatlarınız ölüyor hiçkimse kusurlu değil mesela! Hakikaten ya, kusurlu biri var ise O da senin o asansöre binen, o trene binen evladındır tabi , doğru YAA ! Peki, madem 20-22'sinde ölümüne sebep olacaksınız e bari bırakın da çocukluğunu yaşasın, olmaz mı? Yahu siz nasıl anne-babasınız? Anne-Baba olmayan anlamaz diyorsunuz. Siz nasıl unuttunuz çocukluğunuzu, size neler oldu böyle, işte söylüyorum olanı da bakma sen soruyormuşum gibi yazdığıma. Bütüüün suçu çocuğa at, zerre hayatından ders alma. Bu mu senin üstün zekan, işte dini inançlarının da sana öğrettiği yüce anne ve baba olma seviyen? Evlat olmak çoook ama çok zor. Ne dini inanç, ne sosyal çevre, ne de hiçbir yerde evladın kendisine kendisini "iyi" hissettirecek hiçbir cümle, söz, açıklama vs. ben görmedim. Vallahi garip ama bize bir tek bayram hediye eden bir adam var O da hiç gerçekten baba olmamış bir insan olan Mustafa Kemal Atatürk ! Bu da kendisini anne-baba diye öve öve göklere çıkartanlara, "anne-baba olmayan anlayamaz" diyenlere ibretlik bir ders olsun ! Beni organik annemden ve babamdan çok daha fazla sevdiğini gösteren ve bana en çok değer veren Mustafa Kemal Atatürk'e çok teşekkür ederim.

 

Geberesiye kadar dayaklar yediğini yıllarca bana anlatan bir anne... (Arkadaş manyak değil de nesiniz siz?) sıra kendisine geldiğinde (Üreme ve bu yol ile anne-baba olma sırası-fırsatı) çocukluğunda yaşadıkları sanki onu çok mutlu etmişcesine, Onun anne babasına öğrettikleri dini inanca göre "Dayak cennetten çıkmadır" ı aynen sıra kendisinde şimdi diye alıp benim üzerimde uyguluyor! ve bu çocuklara da buna rağmen bu insanlık dışı muameleyi yapan anne-baba'ya ölene dek borçlu olacaklarını anlata anlata bitiremiyorlar. Hadi yine biz şanssızlar içinde şanslıyız. Millet kızını zor ile istemediği adam ile evlendiriyor bir de. Bu toplum bunları yaşaya yaşaya kaç nesildir gidiyor da hala bu sapıtmış şeylerin peşine daha da manyakça takılıyor son yıllarda! 


 


. . .