Çocuğunuzun "normal" olduğunu gösteren 3 temel işaret...
1. Sabahtan akşama kadar yaramazlıklar yapan bir çocuk anne-babasına göre normal olmayabilir; fakat gerçekte ise çocuğun bu hali normal olandır!..
2. Sürekli itiraz eden, kendisini ve düşüncelerini savunan, neyi ne zaman yapmak istiyor ise onu yapmak isteyen bir çocuk; hiçbir anne babanın işine gelmez. Aslında böyle bir çocuk özgüvenini ve kendisine ait düşüncelerni geliştiriyordur.(Eh eğer çocuklarınızla gün boyu birebir siz ilgileniyorsanız diyelim. Bazı aileler çocuklarına özel dersler aldırabiliyorlar. Spor, müzik vb. öğretmenleri onlarla ilgileniyor günün büyük kısmında)
3. Akşama kadar bağırıp-çağıran duygu ve düşüncelerini, günlük aktivitelerde hislerini yüksek sesle dışavuran bir çocuk; ebevenylere zor bir çocuk gibi hissettirir; fakat bu durum çocuğunuzun gelişim sürecinin daha sağlıklı bir şekilde geçirmekte olduğunun işaretidir. Şunu unutmayın ki Dünya'ya getirdiğiniz bir ruh ve bir insan, bir şahıs ve onun bir karakteri olacak. Sizler de zamanında çocuktunuz. Bizzat siz bugün size zor günler yaşatan çocuğunuz gibi bir çocuk olmamışsanız bile etrafınızda sizden farklı çocuğunuza benzer çocuklar muhakkak görmüşsünüzdür. Çocuğunuzun gelişim sürecinde ona eşlik etmeye çalışın. Onun duygu ve düşüncelerine engel koyup gelişen karakterini ezmek için uğraşmayın!.. Elbette ki aşırı durumlar da olabilir, bu gibi durumlarda bazen çocuklar ilgi istiyor olabilir. Bazı durumlarda ise bir sorun olduğuna işaret edebilir tabi ki. Fakat günlük hayatımız bizi zorladığında çocuğumuzun bizim hayatımızı daha zorlaştırdığını düşünmeden önce ebeveyn olarak kendi günlük yaşantımızı da bir gözden geçirelim.
Benim çevremde gördüğüm kadarı ile insanlarımızın ölçü ayarları da kaçmış. En basitinden bir yerde yemek yiyorsunuz, o gün yaşadıklarınızdan dolayı ve/veya eh iyi de bir para ödediyseniz, yanınızda da sizi mutlu eden birileri var ise yemeği aşırı överek "Çok güzeldi, harikaydı, müthişti" gibi aşırı yüksek ölçümler ile ifade edebiliyoruz. Benzer durumları satın alınan bir üründe yeni aldığımızda da yaşarız. Çünkü genelde alış-veriş de insanı mutlu eder, hele ki para biriktirip bir süredir almayı planladığınız bir şeyi aldıysanız... İşte böyle durumlarda da alış-veriş sonrası yaptığımız erken ürün yorumlarında da ayarsız ölçümlerimiz ile çok yüksekten ifadeler kullanıp "Harika bir ürün, yıllardır almadığıma pişmanım, şiddetle tavsiye ediyorum" gibi ifadeler kullanabiliyoruz. Anne-babalar da çoğu durumda kendilerini kültürel ve dini öğretilerin de etkisi ile çok yüksek bir konumdan çocuklarına bu perspektiften bakıyorlar. Kendimizi de çok abartmadan, çocuklarımızın yaramazlık ve itirazlarını da çok abartmadan daha ayarlı bir bakış açısı ile olayları ölçmemizi öneriyorum. Şunu da kabul ediyorum, günümüz ekonomik koşullarında çalışan anne-baba biraz da zeki, aktif bir çocuğun zorlayan şartlarında benim buradaki sözlerim hakkında "Sen ne bilirsin yaşadıklarımızı?" şeklinde tepki gösterebilirler. Ben çocuğa ebeveyn şiddetinin kabul gördüğü bir dönemde büyüdüm. Aşırıya gitmedikçe ebeveynlerin fiziksel, sözlü şiddetinin eğitim açısından uygun olduğunu ve uzun yıllar çevremde ve kardeşlerim üzerinde uygulandığını yaşayarak büyüdüm. Yaptığımız ne büyük kusurdu? Örnek vereyim, annemiz işten gelmiş, yemek yapmış ama o yemeğin tadını sevmiyoruz mesela ve nasıl sözlü şiddete maruz kalıyoruz! Birkaç sene sonra bu çocuk sırf annesini mutlu etmek için, sözlü veya fiziksel şiddete maruz kalmamak için sevmediği halde bu yemekleri yemek, istenen şeyleri yapmak zorunda kalıyor. Çünkü çocuk huzur ve ebeveynleri tarafından onaylanmak ve onları mutlu görmek istiyor!.. İlerideki yıllarda ise bu çocuk herhangi bir mobbing olayında, kendinden makam veya yaş olarak yüksek konumdaki bir insanın benzer şiddetine maruz kaldığında iş ortamında veya arkadaş ortamında, okulda istemediği halde bağzı saçma sapan şeyleri susup kabulleniyor! İşte bugünlerde koskoca kadınların-adamların aklınızın almadığı saçma sapan şeyleri nasıl kabul edip yaptıklarını sorup cevap bulamıyorsunuz ya? Onlar işte böyle ortamlarda çocukluk yaşamış insanlar olabilirler. Yine burada "olabilirler" diyorum. Ölçümü koyuyorum "Kesin benim dediğim gibi böyle ortamlarda büyümüş çocuklardır" diyemem, diyemeyiz. Çünki her çocuğun(insanın) bir arkadaş yada iş yerinde vs. denk geldiği aydınlatıcı bir insan sayesinde uyanış yaşama ihtimali de var olduğu gibi hayatını karartan birileri ile karşılaşma ihtimali de var. Hayat-yaşamak her an büyük rizkleri de taşıyor önümüze, yani çok güzel bir çocukluk gelişimi geçirmiş bir genç hayatının başka bir döneminde yıkıcı kırılmalar yaşamış da olabilir. Yargılamadan önce anlamaya, mümkün ise dinlemeye, öğrenmeye ve sonra bir kişi hakkında ölçüm yapmaya çalışmak en güzeli. Hepinize güzel günler geçirmenizi dilerim...