"Bilgi" her zaman isanı iyiye ve doğruya götürmez. Tabi ki önce "bilgi" nin doğru ya da yanlış olup olmadığı arşatırılmalı. Fakat "bilgi" nin büyük topluluklar içerisinde kaşif, bilim adamı, icatçı tarafından bile değiştirilerek topluma sunulduğu gerçeğini de düşünmeliyiz.
Ne dedim? Neden?
Şöyle ki,
Bir toplumu bir şehir ve daha da büyüyerek ülke, veya birçok ülkenin mensubu olduğu dini inanç gibi bilginin paylaşılacağı "büyük topluluklar" olarak düşünecek olursak yeni bir şey keşfeden kaşif, bilim adamı yada icat eden kişi bu yeni bilgiyi içinde bulunuduğu, yaşadığı bu toplumun gelenek ve inançlarına ters bir bilgi ise bu bilgiyi paylaşamayacak veya çok büyük bir linç edilme durumuna ve belki de canından olmayı göze alarak ulaştığı bilgiyi olduğu gibi paylaşmak durumunda olacaktır. Peki bu durumda eleştiriye ve öğrenmeye, hoşuna gitmese de gerçeği duymaya ne kadar açık bir toplumdasınız? Bu sorunun cevabı sizin aslında ne kadar çok saptırılmış bilgi ve gizlenmiş gerçeklerle yaşayan bir toplum olduğunuzun cevabıdır.
Buyrun huzur içinde yalan ve saçmalıklarınız ile son nefesinize kadar doğurduğunuz evlatlarınızı da kendi zehrinizle zehirleyip onların da hayatlarını mahvetmeye devam edin. Hele birisi var ki bu halde olmasına rağmen bana "Sen çok inatçısın" diyor. E der, zaten bunların en iyi bildiği iş imkan ve güçlerini insanları fiziken yada ruhen mahvetmek için kullanabilmeleridir. Daha da ilginç olanı cilalayıp, süsleyip-püsleyip pazarlamak istedikleri içine bir sürü eklentiler kattıkları dinlerini de aynı biçimde size korkutarak ve zorla kabul ettirmeleridir. Allah'ıma 1000 şükür ki müslüman bir coğrafyada doğdum da sapıtmış dinlerin mensuplarından uzakta ve rahatım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder