😇💥💣
https://www.instagram.com/reel/DLPqoy9tl1Y
Bu kadın dini düşünce yapısına sahip. Kendisini erkek için bir yiyecek, tat, lezzet gibi görüyor. Yani kadın yenilecek bir şeymiş. Tadına bakılıyor, haz yeri, HAZAL diye isim var ya zaten! Adamın ahlak ve düşüne yapısı çok yukarıda. Kadın ise belden aşağıda kalmış. Biz kadın mı yiyoruz? "Kuku" kadar et parçası ve bir de delikten ibaret olduğunu düşündüğünü gösterdi. Seviyeye bak "tezgah açmış" !!! ifadeye bak ne kadar iğrenç. Tabi, bu kadına göre o bir mal, mal varlığı erkek için bir ödül. Yoksa neden 40 huri ödülü veriliyor ki erkeğe cennette? Öyle ya hepimiz duymuşuzdur "zeytin, incir, üzüm" falanı büyüklerimiz "Aaa üzüm cennet meyvası Kuran'da geçiyor" diye mesela.
insan herşeyi deneyerek öğrenir. Hatta o kadar ki bizden önce denemiş olan anne-babamız bizi uyarır "ben denedim hiç iyi olmadı" demez de "şöyle,böyle yapma" derler ama yine de evlat onları çoğunlukla dinlemez ve kendi deneyip öğrenmek ister. Siz de olayı dini ve belli bir toplum ile sınırlı değerlendiriyorsunuz. Bu da sizi bilimsel ve felsefi, insani düşünce üretemeyecek şekilde engelliyor. Belki buna şöyle bakabilirseniz anlamanız mümkün olabilir... Birlikte yaşamadan evlendiği adam 30 sene dövdü, kadın çocukları da üniversiteyi bitirince onların da desteğiyle boşanmak istedi ama kocası onu da çocuklarını da öldürdü? Bir mal gibi, bir et parçası gibi, bir tat-lezzet-lokantada yemek gibi görürseniz kendinizi böyle olur. Erkekler de bu dini ve saçma geleneksel "mala sahip olan" sahibiniz olduğu hissiyle ya size sahiptir ya da siz bu hayata devam edemezsiniz. Lütfen daha sağlıklı bir toplum için, veya hiç olmazsa evlatlarınız için uyanın. Sizi mal edenlerin malı olmayın. Hiç bir insan bir diğer insana "sahip" olamaz! Çelişkili olacak ama anlamanıza yardım etsin diye "Kula kulluk edilmez" de diyeceğim. Bir anne baba bile evlatlarının sahibi değildir, sadece onları kendilerine bakabileceği yaşa kadar yetiştirmekle sorumludur. Bizim toplum bunu bile anlayamamıştır ve bu yüzden çarpık ilişkiler topluluğudur. Duygu sömürüsü ve din kullanılılarak çocuklara ebediyen anaya ve babaya geri ödeyemeyecekleri bir borcu çocukların bundan hiiiiç haberi yokken verdiklerini iddia ederler!
Düşünsene bu durumu... Yolda yürüyorsun, orada bir teyze seni durdurup "Ömrün boyunca bana baksan, elinden gelenin en iyisini yapsan benim hakkımı ödeyemezsin" diyor sana. Afallıyorsun bi, sonra "Hayırdır? Sizden bir şey mi istedim ve aldım borç mu verdiniz?" diye soruyorsun ve tepeden bir bakış ile azarlayarak ve hatta seni nankör olmakla da suçlayarak bir de din ile Allah ile kırbaçlayarak sana ne kadar zamandır borç verdiğini anlatıyor. Fakat asla aldıklarını anlatmıyor! "Biz bu sapkın topluma kendimizi ispat etmek için evlendik. Sonra baban ve ben bu topluma KISIR olmadığımızı ispat etmek için seni ürettik. El alem de "Üre üre Allah rızkını verir" dediler. Politikacılar en az 3 dediler. Babanızın evine bağlanması için 4'üncüyü yaptım! (Tek başına mı yaptın anne? Ha yoo, babamı kandırıp O'na sormadan hamile kaldııın, herife 4 çocuk verip bakacam diye köpek gibi çalışacak hale getirilecek tuzak kurdun!) Kutsal ANA !
Bır de şu linke bakmanızı rica ediyorum : https://anitsayac.com/?year=2024
Lütfen
😌😐
Güncelleme :
Birisiyle konuştum. Böyle, hani hiç flört süceci olmadan evlenmiş. Bunları biraz daha yüzeysel konuştum. Bana şöyle bir şey söyledi "Ben hiç tanımadan evlendim ama sonra sonra sevdim kocamı". Hayatını iyi bildiğim birisi olduğu için hem düşündüklerimi söyledim hem de bir nevi sordum. "Sen o zor aile koşullarından seni kurtaran bir adamı birkaç sene boyunca sevdiğini zannetmiş olamaz mısın? Çünkü bana anlattığına göre daha evlenmeden nikah dairesine gideceğin gün kiralık aldığınız gelinliğin duvağını kiralayan dükkanda unuttuğun için sokak ortasında sana tokat attığını anlatmıştın bana?" dedim. Bir an düşündü ve "Evet, aslında sevmedim, aslında ben beni kötü şartlarda yaşamak zorunda kaldığım ana ocağımdan kurtardığı için bu duruma sevindim ve kocama karşı bir teşekkür hissettim." dedi. Aslında dahasını da söyleyebilirim ben bu kişinin yaşadıklarına dair. İlginç olan ise bizim insanlarımız ne yaşadığının farkında bile değil. Hislerinin nedenlerini ve anlamlarını bilememeleri bir sorun bir de bunları açıklayamıyorlar anlatamıyorlar bu da ayrı bir sorun. Çok sığ, çok kaba-saba yaşamışlar. Zaten seviyorum dedikleri şarkılar, yerler, herhangi birşeyler ve herşeyler bile bu nedenle garip. Mesela benim yıllarca bizim ailede yaşadığım bir durumu örnek vereyim. Gecekondudan devşirme ev yaptık 3 kere, hepsinde 1 salon var, bu oda da evin en büyük odası oluyor. 4 çocuk olmuşuz 2'inci ev yapılırken o kadar istedim ki "Şu salon nedir, hiç kullanılmıyor, salonu ufak yapın da bir çocuk odası bölün biz de hiç olmazsa o odada sürekli sizin de kafanızı şişirmeden, sürekli sizin denetiminiz altında olmadan keyfimize göre dağıtıp oynayalım orada" dedim. Olmadı... Bu salon sevdası nereden geliyor peki? Annem zenginlerde hizmetçi olarak çalışıyordu, onların 200-300 metrekare dubleks evlerinde salon denen odayı görmüş hep ve onlara benzemek istediği için kendi gecekondu evinde salon istiyor. Sevdiği salon sevmediği 4 çocuğunun mutluluğundan daha değerli !.. Bunu böyle söylesen savunmaya geçecek ama hayatı yaşarken sana gösterdikleri "SEVGi" böyle bir şey işte. Sevdiklerini zannettikleri şey aslında büyüyemedikleri için, sevdiğini zannedip hata yaptıklarını fark edip hatasından öğrenip birdahaki sefere sevmeyi daha iyi analiz edip daha doğru sevmeyi hiç deneyimlemediği için. Kendisini zaten bir çocuğa yaşama hakkı, can veren olduğu için de tepede gördüğü için gerçekten incinen bir çocuğun kendisine filtresiz biçimde duygularını söylediğinde bile "Sen kötü bir çocuksun" diyerek kusurlu olan kendileri oldukları halde çocukları suçlu hissettirirler. Sonra sanki her anne yemek uzmanı. Zamanında bu süt tozu, Vita margarinler vb. ile büyümüş. Annesinden öyle görmüş bize de öyle yapıyor. Şu son 10 senedir falan zeytinyağının ne kadar iyi olduğu, margarinin ise zararlı olduğunu duyuyoruz. Fakat yine de ezberlediğinin ve annesinin doğrusunu yaptığına inandığı için öyle devam ediyor. Yine TEFLON'un ne feci bir zehir olduğu konusunda bilgiler paylaşsam da yine yine son 6 ayda 2 kere teflon tava alıyor. Kendisi ile birlikte sözde "en çok sevdiği", "evlatlarım için canım feda" dediği çocuklarını da zehirliyor. Zehirliyor çünkü teflon tavayı da o bulaşık süngerlerinin sert yeşil kısmıyla temizliyor! Zehirlenmemek için mümkün olabildiğince gördüğümde ben tamamen plastik sünger ile yıkıyorum ama işte 5-6 sonra o teflon soyuluyor! Nereye gidiyor?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder