5 Ağustos 2015 Çarşamba

Adil "düzen" kimdir ?

Bunların temelinde "sevmeyi bilmemek" var bence. Çünki sevmeyi bilsen sen seni sevmeyeni ve sevgi duymadığın ötekileri cinsel obje olarak da görmezsin. Çünki o cinsel sapkın dürtüne göre sevmeden ve sevilmeden hayal ettiğin durumda yapacağın şey apaçık "iğrençlik" olacaktır. Hali ile iğrenç olsa dahi genelde milletimiz için "sevgi" karşılıklı olmak zorunda olmadığından ! (ki işte tam da burda sapıklık doğuyor) Uygulanabilir bir iğrençlik legal ve hatta erkek(ler) tarafından takdir edilen bir davranış olmuş. Öyle ya "Milli olmak" gibi bir kavram var. Hayatında ilk temas ettiği kadın anası ve o ki karşılıksız sevgisini veriyor(normal olarak). Derken bu erkeğin hayatında ikinci temas ettiği kadın para ile satın alıp sevgisiz bir olay ile oluyor !.. Yani erkeğin sevmeye ve hele hele eşit şartlarda sevgi hissi paylaşmaya hiç ihtiyacı olmadığını şartlar ona 0-16(18,20 siz kaç düşünürseniz) yaşları arasında bizzat yaşatılarak kanıtlandırılıyor. Yaşamın devamında erkek(ler) her türlü cinsel yoksunluk veya ihtiyaç durumunda sevgi şartı olmaksızın bu iğrençliğin başrolünde yer bulmakta hiçbir sakınca görmüyorlar. Bu temelin çıktılarından birisi olarak da her gördüğü kadın elbette onun sapık düşüncelerinde malzeme, hedef, mağdur olabilecektir. Aslında ve belki de bu sapmanın temelinde ana sevgisinde olabilir. Öyle ki ana her şartta ve tüm kusurlarına rağmen çocuğunu "sever" !.. Çevrenizden, haberlerden vs. epeyce görmüş olmalısınız bunca zamanda. Evladı katildir ama anası hala bu sapık sevgi şekli nedeni ile onu koruma, saklama, zarar görmemesi çabasındadır ! Kültürel, sosyal ve inanç bakımından hayatı boyunca en büyük hatalardan birisi olduğunu bildiği şeyi evladı yaptığında bu sapık sevgi yüzünden korunası bir suçlu oluvermiştir anne(ve baba) bakımından !.. Hattası da var, beni şaşırtan bir noktadır bu. Hukuk böyle bir durumdaki ebeveynleri evlatlarını korudukları için suçsuz veya suç hafifletici durumda bile görür !.. O ise, tam tersine belki de en temel azmettiricileri işte bu sapık sevgi temelini çocuğa veren kişiler bunlardır !!! Bu anne ve baba içinde bulundukları toplumun geleneksel yaşam şeklini kabullenerek (işte sosyal yapı, inanç şekli, ahlaki değerleri vs.) kafalarını soktukları o çoğunluk(herkes böyle yapıyor ama) bataklığında gördükleri "normal" yada "mutlu" rolündeki insanlara uymak ile en başta bu bataklığı besler. Sonra yeni nesli pislemekte bireysel görevlerini layıkı ile yerine getirirler !!! Hatta ufacık yaşlarda "Göster amcalara pipini" diyerek erkeğin erkekliğinin özelikle cinsel ve organsal yönü şişirilir. İnsan olması, diğerlerinin de insan olduğu, sırf fiziki bazı farklar nedeni ile onların "başka" ve "az yada çok" değerli olmadığı öğretilmez. Buna karşın tam aksine "Yakışıklı, çapkın, kızlar seni kaçırmasın, çok can yakacak" vb. gibi sözlerle de çocuk ergenlik çağına kadar da iyice saldıray mod aktive edilerek gazlanır.

Barut fıçısı gibidir ama buna karşın yetiştirilen kızlara da benzer şekilde farklı fiziki yapısı ve özellikle cinsel kimliği, organsal farkı sürekli baskı yollu olarak işlenir. Günü geldiğinde de bu iki insan amma birbirlerini iki farklı cins olarak öğrenmiş olanlar ebeveynlerinin kontrolünün olmadığı ortamlardayüzyüze gelirler. Amiyane tabiri ile "Atlamak isteyen erkek" ile "Vermemek isteyen kız" düellosu başlar. Bir sürü etken girer burada devreye. Kişinin ailesinin öğretilerine ne kadar inanıp bağlandığı, kişinin bireysel inanç tarzı, kişinin toplumdan kendi süzgeçi ile edindiği doğru/yanlışlar, ekonomik şartlar, süreçteki ruhsal durum(ki bunda da aile yapısı etkendir). Bütün bu etkenler altında taraflar duygularını ifade edebilmeyi de başarabilirler tabi. Fakat erkek tarafının içinde yankılanan bir ses vardır yaşamı boyunca. O temelden gelen ekodur bu. Sevilmese de sevgiye layık olabilmiştir ve tekrar olabilir. Hatta normal bir ilişki içerisinde her insan gibi hata yaptığında bu hatasını düzeltme, hatasının sonuçlarını kabullenme gibi durumlara da girmek istemez. Çünki o her ne kadar yanlış yaptıysa da hayatının ilk kadını onu hep sevmişti. Hayatının ikinci kadını ise en büyük yanlışında ona ortak olmuştu(herkes için değil ama işte para verip birlikte olanlar da azımsanamaz). Suçlu vicdanının sesini bastırmak için arkadaş çevresine yönelir. Orada da kendisi gibileri görür. Hatta bir çoğu maskelidir. Daha düne kadar sevdiği kız hakkında ağza alınmayacak laflar duyar arkadaşlarından ama onlarla birlikte benzer ifadeleri kullanır, gülüp-geçer, belki birşeyler içer ! Bu süreçte cinsel ihtiyaç ve yoksunluk hissi doğduğunda gayet doğal olarak ücretini ödediği sevgisiz, iğrenç ve sapıkça bir yolu kullanır. Bunu yapmak için çevresinden yardım ve bilgi alabilir, alır ! Yaptıında yine çevresinden takdir görür !.. Olgunlaştığında bu suçlarına inanç, felsefi, ahlaki kılıflar da bulabilir. Mesela zamanı geldiğinde günahlarını affettirmek için inandığı dininin bazı ibadetlerini yerine getirir. Bu yaptığına "özgürlük" diyebilir.

Para ödeyerek değil de kandırarak cinsel amaçla kullanıp-bırakma yolunu da kullanabilir tabi sevgi eşitliğini öğrenememiş kişi. İmkanları dahilinde ekonomik, sosyal, sınıfsal, kişisel imkanlarını kullanarak da ona göre "karşı cinsi" ama aslında bir "insanı" aldatarak cinsel açlığını sapıkça giderebilir. Bu durumlarda da çoğunlukla ya anne-babanın hiç haberi yoktur yada haberi olsa da anne-baba erkek çocuğunun hatalarını görmez, Ona kusurlarını gösterip tekrar yapmaması yönünde öneriler sunmazlar ! Bir nevi sapığı besleyip-büyütmeye devam ederler. Tıpkı toplumsal olarak barındıkları o bataklıktakiler gibi. Hali ile bu kişilerin oluşturduğu toplumda inançlar da, ahlak da, sosyal yapı da sapmıştır. Hepsi uygun açıklamalar cımbız ile alınarak gerek kişisel ve gerekse toplum(çevre) nazarında haklı ve masuma çıkmak için kullanılır. Elbette ki çevre de bunu evvelce yaptığı için uygun görülür ve kabul görür.


Sebep ve kaynak :
http://sosyal.hurriyet.com.tr/yazar/ayse-arman_12/emzirmeyi-erotiklestirmek-bir-erkek-salakligi_29729215

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder