12 Mart 2009 Perşembe

Kafam Karıştı !..

Benim yine de yazasım geldi... Söz uçar yazı kalır demiş biri.
İyi de demiş.Diyen demiş de ben diyemiyorum :) Yani bir garip
hal var da nedir teşhis de edemiyorum. Senden de biraz korkmuyor
değilim.Yani korkum senin herhangi bir kötü yönün olduğundan
değil. Tarafından anlaşılamamak korkusu bu. Çünkü seninle çok
konuşuyoruz belki ama az geliyor! Hele cepten sesin iyice az
geliyor. Tamam,benimki de sana aynen öyle geliyor. Sonra durup
düşünüyorum. "Yahu ne oluyor?" gibi bir soru sonrasında hani
ben büyüküm ya :) işte ne kadar büyürsen büyü bazı durumlarda
yaş veya yaşlanmış olmakla olay çözülmüyor. Olayı bence önce
yaşamış olmak daha iyi değerlendirip,duru görmeni sağlayandır.
Yani yapmadığın şeyleri nerden bileceksin,yaşamadıklarını da
aynen öyle. Bunları bir de ip atlamak,bisiklete binmek, yüzmek
gibi şeyler değil de insanı insan yapan esas olayı "duygu"sunu
öne alıp düşününce tümden bir çıkmaza girilir bence. Çünkü
duygularımızdan birini ele alıp kıyaslarsak... mesela yüzmek
ile kızmak! Kzımak çokdeğişkendir,yüzmek ise yüzmektir.Tamam
aldığın zevk değişken olabilir yüzmekten ama yaptığın işe
bakarsan yüzüyorsun. Kızmak ise karakterine,zevklerine ve
düşüncelerine göre kızdığın belli şeyler olduğu gibi seni her
an bekleyen nice değişken kızdıracak şeyler de çıkabilir önüne.
Duygular bu bakımdan pek önü kesitirilemeyendir. Hatta kimi
anlarda kontrol edilemeyendir. Bu yüzden yaşla veya yaşamışlık
ile duyguların konusunda kendini kesin tanımlayamazsın. Öyle
olduğu içindir ki kimi zaman kendimiz için "İnanamıyorum bunu
ben mi yaptım!" veya çok iyi tanıdığımız biri için "Bunu yapmış
olacağına inanmıyorum" diyebiliriz. Gerçekten de böyle şeyler
yaşamışsındır,değil mi? İnsan bu yüzden bence biraz bilmece
gibidir. Bu yüzden bilim de insanı önemle ele alıyor bence.
Hani beynimizin hangi şartlar altında neresinin çalıştığını
çözmek,görmek için çalışmalar yapılıyor ya... Yine pisikoloji
de insanın işte bu yönünü çözmeye çalışan bir bilim alanı.
Ayrıca böyle oluşumuz nedeni ile yalnız kalmak istemiyoruz.
Zaten insanın yalnız kalma isteği bazı acılar ve kırılmalar
yüzünden bir tepki bence.Yoksa samimiyetle kişi kendi içinde
yalnız kalmayı istemiyordur. Bu arada şimdi bir soluk alıp
yazdıklarıma bakınca acaba sen "Bu neler diyor?" der misin
diye düşündüm şu anda. Diyebilirsin de,bu senin en doğal hakkın!
Bakınız insan hakları evrensel beyannamesi madde bilmemkaç!
Bir de şu var... Bu büyümek kirli bi olay! Nasıl mı? Bunu çok
iyi anlatan şarkılar var ve bunlardan birkaçını ben de severim.
İlk aklıma gelen bir şarkının konuyla ilgili bölümünde şöyle
der "Biz büyüdük ve kirlendi dünya" ve bana daha da çok derin
dokunan Yaşar KURT'un KORKU isimli parçası.Gerçi parçanın genel
içeriği bir durumu protesto eder nitelikte ama önemli olan
ve herkesin bir parça da olsa katılabileceği kısmı şöyle...
-
Korkuyorum anne,al beni içine!
Alışamadım anne,al beni yine.
Büyüdüm anne,evler büyüdü,
Büyüdü pabuçlar,yollar büyüdü...
-
Belki de insanların en temel güdüsü olabilir korku ve bu sebeple
yalnız kalmamak,eşlenmek,üremek,çoğalmak,kalabalık olmak ister!
Çünkü en basitinden ıssız bir sokağa girdiğimizde bile bir an
için içimizden bir ürperti geçer,kimileri için ise korku buz
gibi hissettirir kendini. Hele ki birşeyler anlatamayacak olan
biri için durumu düşününce korkunun etkisi karşısında yapılanlar
daha net çıkıyor ortaya. O yüzden olamaz mı "Birlikten kuvvet
doğar" denmesi? Yalnız başına başaramama korkusu karşısında
alınacak en iyi önlem "birlikte olmak"... Bu başarılamayan ise
hayal edeceğimiz,yapmayı istediğimiz her şey olabilir. Aslında
bu ihtiyaç içinde biz insanlar sürekli yaradılmışların en güzeli
olan ve Allah'ın bize verdiği en harikulade armağanı olan diğerimizi
üzüyoruz. Bunu bilerek hem de! Gerçi bunu tabi ki ben de zaman
zaman yapıyorum,insanım da ondan olsa gerek! Bana göre bizim
toplumumuzda diyalog sıkıntısı çok yüksek düzeyde. Çok kolayca
önemli sıfatları veriyoruz ve bu sıfatları verdiğimiz insanlarla
beraber o sıfatları da çok kolay harcıyoruz. E tabi diyalog az,
zaman az,acilen veya mecburen olunmuş arkadaşlık+dostul+ötesi
sonrasında asıl tanıma gerçekleştiğinde ise dost mu düşman mı
sorusu ile karşı karşıya kalma veya meğer hiç tanımamışım demek!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder